Bin kişiye düşen sosyal konut sayısı sadece 10

"Derdiniz gerçekten sosyal konut üretmek mi, yoksa seçim öncesi bir rüzgâr yaratmak mı?"

CHP İstanbul Milletvekili ve Plan Bütçe Komisyonu Üyesi Emine Gülizar Emecan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2023 yılı bütçesi üzerindeki görüşmeler sırasında; “İstanbul'da yüksek, yoğun yapılaşma olan 130 projede kaybedilen kamu arazilerinden bahsetmek istiyorum. 17'si park alanı, 8'i askerî alan olan toplam 78 alan sizin döneminizde imara açıldı. Bakın, 7 adet orman alanı imara açılarak 751.590 metrekare inşaat yapılmıştır. Pardon da sizin nereniz çevreci? Ağaç dikme projeleriyle bu işi götürebileceğinizi mi zannediyorsunuz? 44 alanda emsal değeri artışı veya fonksiyonlar arasında değişim ile imarlı alanlarda da artışlar yapılmış. İstanbul'da 3 milyon 80 bin metrekare imar hakkı olan alanda 10 milyon 514 bin metrekare inşaat yapılmış. Tabii, Cumhurbaşkanınız da "Biz bu şehre ihanet ettik." demişti zaten zamanında.” dedi.

CHP’li Emecan’ın konuşması şöyle:

ÖDEMELERLE İLGİLİ KAFALARDA SORU İŞARETLERİ VAR

Açıkladığınız İlk Evim İlk İş Yerim Projesi’nden bahsetmek istiyorum. Öncelikle şunu söyleyeyim: Kesinlikle başarılı olmasını istediğim bir proje çünkü bu ülkenin buna ihtiyacı var. Bunun altını çizelim ancak yirmi yılın sonunda böyle bir projeyi başlatmış olmanızı da eleştireceğim. "Ya, yirmi yılda hiç mi sosyal konut yapmadık?" diyeceksiniz. Verdiğiniz ve tutmadığınız sözler var. Yirmi yıl boyunca Türkiye'de sosyal konut oranına bir bakalım dersek mesela ne kadar yapmışsınız? Sosyal konutların toplam konut stokuna oranı şu anda yüzde 2, yani bin kişiye düşen sosyal konut sayısı 10. Eğer siz bu konuda samimi olsaydınız çok daha önce bu oranı artırırdınız. 300 milyon metrekare hazine arazisinde 2028 yılına kadar 500 bin sağlam ve güvenli konut üreteceğinizi söylüyorsunuz. İnşallah olur, destekleriz üretilmesini, olmasını. Ancak yaratılan bu ekonomik krizle konut satış fiyatlarının da kira fiyatlarının da çok arttığını hepimiz biliyoruz ve maalesef bu ülkede barınma hakkı artık bir ayrıcalık hâline geldi. Zaten başvuru sayısının 8 milyon olduğunu ifade ediyorsunuz, bu durumun ne kadar vahim olduğunu da gösteriyor. O nedenle siz dar gelirli vatandaşlarımıza umut dağıtıyorsunuz. Lütfen dikkatli olun projenizi yürütürken. 2019'da da 150 bin konutluk bir proje sözü vermiştiniz ama ne oldu? Sonu hüsran oldu. Şimdi o projede verilen sözlerle ilgili hiçbir şey söylemiyorsunuz. Ne yapacaksınız? Biraz bundan da bahsedin. Ödemelerle ilgili kafalarda soru işaretleri var. Bu soru işaretlerini gidermeniz lazım.

 

SOSYAL KONUT ÜRETMEK YERİNE LÜKS KONUTLARLA RANT PEŞİNDESİNİZ

Derdiniz gerçekten sosyal konut üretmek mi, yoksa seçim öncesi bir rüzgâr yaratmak mı diye baktığımız zaman birkaç veri paylaşmak istiyorum bu konuda. Emlak Konut örneğin 2002-2022 arasında Türkiye'de 132 bin konut tamamlamış. Bu sayı yılda 6.285 konuta denk geliyor. Oysa 1947-1989 yılları arasında yıllık ortalama üretilen konut sayısı 11.539 olmuş yani siz bu sayının çok altında kalmışsınız. İstanbul'daki verilerden biraz bahsetmek istiyorum İstanbul Milletvekili olarak. 2002-2022 arasında İstanbul'da 80.788 konut tamamlanmış. Bu konutların, üretilen konutların 68.644 adeti lüks konut ve bu lüks konutlar nerelere yapılmış, 7 adet afet riskli alana yapılmış, 16 adet gecekondu önleme bölgesine, 12 adet askerî alana yapılmış ve Fikirtepe kentsel dönüşüm alanı. Şimdi bu alanlarda lüks projeler yerine sosyal konut yapılamaz mıydı? Üretilebilirdi değil mi? Ama yapmadınız, siz lüks konut üreterek rant yaratmayı tercih ettiniz.

REZEVR YAPI ALANINA LÜKS KONUT YAPIYORSUNUZ

Gelelim yine bu rant yaratmayla ilgili Göktürk örneğine. Ziraat Bankasının Demirören ailesine verdiği krediyi tahsil edememesiyle birlikte İstanbul'un Göktürk Mahallesi'ndeki Kemerköy Sitesi boş sahası Demirören Grubundan bu borcuna karşılık Ziraat Bankasına geçti. Emlak Konut eliyle aslında yeşil alan olması gereken bir araziye siz yine lüks konut yapıyorsunuz, zararınızı tahsil etmeye çalışıyorsunuz sanırım ancak 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu'nu kullanarak bu araziyi rezerv yapı alanına dönüştürdünüz ve bu sayede de tabii, plan yapma yetkisini İstanbul Büyükşehir Belediyesinden aldınız. Rezerv yapı alanı nedir? İstanbul'da ya da başka şehirlerde riskli alanlarda yaşayan nüfusun taşınması için ayrılan alandır ama şimdi bu alana lüks konut yapılacak. Bir de yetmedi iş makineleri bu araziye girebilmek için orada Cendere Deresi'nin sel baskınlarının önlenmesi için yapılan istinat duvarını kırarak içeriye girdi, oradaki halkı gerçekten mağdur etmiş durumda.

MİLLET BAHÇELERİ YAPMAKLA ÖVÜNÜYORSUNUZ AMA YEŞİL ALANLARI KONUT YAPIYORSUNUZ

Sizin gerçekten çevreciliğinizi ve yeşile olan ilginizi sadece Göktürk değil millî servetimiz olan Atatürk Havalimanı'na yaptığınız muamele de zaten gösteriyor. Bölgemizde Atatürk Havalimanı'nın hemen karşısında Çobançeşme Fidanlığı'nı zamanında imara açıp yani bir şekilde birilerine peşkeş çektiniz, ondan sonra da İstanbul Havalimanı'nın millî servet olan pistlerini kırarak oraya millet bahçesi yaptınız. Millet bahçeleri yapmakla övünüyorsunuz ama hâlâ birçok yerde de yeşil alanları konut alanlarına çevirmekten vazgeçmiyorsunuz.

TOZKOPARAN’DA ÇOCUKLAR ÜZERİNDE TRAVMA YARATTINIZ

Tozkoparan'da da yaşanan büyük bir sıkıntı var. Orada bir kentsel dönüşüm yapılacaktı ama bir türlü halkla uzlaşmadınız ve halkı çok zor duruma soktunuz, Çevik Kuvvetlerle evlerinden zorla çıkardınız. 1.950 lira kira yardımıyla kiraların bu kadar arttığı bir süreçte -ki bir yılda kiraların artış oranı yüzde 166 oldu- o insanları sokağa ittiniz. Bu yanlış uygulamalarınız konusunda da sizi kınıyorum. Bakın, şunu bir göstermek istiyorum; sosyal medyada ve basında çok yer aldı. Okuyorum şimdi: Bir çocuk Tozkoparan'da "Korkmayın, biz çıktık, kapıyı kırmanıza gerek yok." yazmış. Bu ne demek biliyor musunuz? Orada yaşayan çocuklar üzerinde travma yarattınız. Belki kanunu uyguluyorsunuz ama biraz da lütfen, insanlığınızı da konuşturun diyorum.

BU NASIL BİR ÇEVRECİLİK ANLAYIŞIDIR?

Giresun'un Espiye İlçesi'nde 5'li müteahhit grubunun içinden bir müteahhit olan Cengiz Holding'e ait Eti Bakır şirketi tarafından maden işletmesi yapılıyor. Şirket, işletme alanında 6 bin dönümlük araziyi kapsayan bakır, çinko, pirit açık ocak kapasite artışı yapmak için başvuruda bulunuyor. 2.555 dönümü ormanlık olmak üzere, 3.050 dönüm alan fiziki kullanıma açılacak o bölgede. Şu anda orada üretim var, üretim yapılıyor ama genişletme çalışması. Bu alanın Soğukpınar beldesi ve 8 köyü etkileyeceği dikkate alınarak İl Genel Meclisi Tarım Orman Komisyonundan görüş isteniyor. Komisyon, 6 Haziran 2022 tarihli raporuyla sakıncalarını ortaya koyuyor ve neler yapılması gerektiğini de 12 maddeyle aktarıyor. Fakat daha sonra bu rapor tüm partilerin oy birliğiyle İl Genel Meclisinden geçmiş olmasına rağmen şirketin baskısıyla İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü İl Genel Meclis Başkanlığına 5 Eylülde bir yazı gönderiyor ve Komisyon raporunun yeniden değerlendirilmesini istiyor. Bu çıkan rapor tekrar değişiyor, tam tersi bir raporla yani Eti Bakır AŞ'nin bu sahasına ait ÇED başvuru dosyasının olduğu gibi uygulanmasıyla ilgili bir karar çıkıyor. Sormak istiyorum: Bu nasıl bir uygulamadır, bu nasıl bir çevrecilik anlayışıdır?