Çeşme'de SİT alanını tahrip eden 'beach club'a belediyeden 'yaz' ayarı: Mühre rağmen ruhsat!

Çevre aktivistleri, işletme ruhsatının iptaliyle ilgili şirketin idari yargıda açtığı davada işletme ruhsatının iptalinin hukuka uygun olduğuna karar verilmesini isteyecek. Aynı zamanda da kira sözleşmesinin de feshi için Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü nezdinde başvurularının takipçisi olacak.

İzmir’in Çeşme ilçesinde doğal SİT alanı olan Altınkum plajına ‘geri dönülmesi imkansız tahribat’ veren ‘beach club’ yapımı durdurulmuştu. Ama buna rağmen CHP’li belediyenin maden firmasına iş yeri açma ve çalışma ruhsatı verdiği ortaya çıktı.

Çevre aktivistleri ruhsatın iptali için ivedilikle ilgili kurumlara başvuruda bulundu. Ama ruhsat daha yeni iptal edildi. Yani yaz sezonu bittikten sonra.

 

Plajı belediyeden aldığı ruhsata dayanarak ‘işgal eden’ firma, ruhsatın iptaliyle beraber alandan çıktı ama sosyal medya hesabından “Önümüzdeki sezon görüşmek üzere. Hoşçakalın” mesajı paylaştı.

Çevre aktivistleri belediyeden kanunun onlara verdiği yetkiyi kullanmasını istedi: “Belediyeler kanunda çevreyi korumayı, halkın anayasayla tanınan kıyılara  ücretsiz ve özgür erişim hakkını, özellikle doğal SİT alanlarının kaçak yapılaşmayla betonlaşmasının önüne geçmeyi önceliyor, elindeki işletme ruhsatı iptal yetkisini kullanmalıdır.“

Görsel: Diken

Diken, daha önce Altınkum plajının ‘beach club’ uğruna tahrip edildiğini yazmıştı. Plajda 100 yıllık ardıç ağaçları, kum zambakları ve balık yumurtlama yuvaları yok edilmişti.

 

Plaj, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından Yeşilköylü Atık Yönetimi Madencilik Tic. Ltd. Şti. şirketine üç yıllığına kiraya verilmişti.

Firmanın sahibi Hasan Surözü, Adana Demirspor’un eski yöneticilerinden. Aynı zamanda Türkiye ve ABD’de hizmet veren Eat&Go restoranlarının sahibi.

Yıllık 360 bin liraya doğal SİT alanını kiralayan firma, 20 bin metrekare gibi geniş alanda geri dönülmesi imkansız tahribat yaptı.

 

Söz konusu zararın tekrar onarılması mümkün değil.

Tahribat görüntülenmesine rağmen Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı halkın şikayetlerine CİMER üzerinden “Altınkum plajında tahribat yoktur” yanıtını vermişti.

İzmir 2’inci Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ysa ‘vatandaşların hayal gördüğünü, bölgede herhangi tahribatın olmadığını’ öne sürmüştü.

Ama Devlet Su İşleri (DSİ) yetkililerinin ve jandarmanın bölgeye gitmesiyle beraber vatandaşların ‘hayal görmediği’ ortaya çıkmıştı.

DSİ yetkilileri, su kuyusunu mühürlemişti. Jandarma yolları açmış, ruhsatsız inşaata ‘Dur’ demişti. İzinsiz olarak inşa edilen yapılar da sökülmüştü.

Fotoğraf: Çeşme Çevre Platformu Alanı büyüterek yeniden inşa

Ama tüm bunlardan sonra CHP’li Çeşme Belediyesi firmaya iş yeri açma ve çalışma ruhsatı verdi. Ruhsatı alan maden firması vakit kaybetmeden kaldırdığı yapıları yeniden inşa etti ve hatta daha da büyüttü.

Bunun üzerine çevre aktivistleri ruhsatın iptali için belediye dilekçeler verdi ve işletmenin mühürlenmesini talep etti.

Aynı şekilde Çeşme Adliyesi’ne baş vurarak işletmenin yaptığı tüm işgal, çevreye verdiği zarar, kaçak yapılaşma ve hukuksuz her türlü faaliyetinin bilirkişi heyeti tarafından tespitini istediler. 

Tüm bunlar devam ederken plaj yaz boyunca işgal edilerek işletildi. Yaz sezonu bittikten sonraysa belediye iş yeri açma ve çalışma ruhsatını iptal etti. Daha sonra da işletme plajı terk etti. Ama Instagram hesabından önümüzdeki yaz sezonu da orada olacaklarını duyurdu: “Bizi tercih eden misafirlerimize teşekkür ederiz. Önümüzdeki sezon görüşmek üzere. Hoşçakalın.”

Çevre aktivistleri, işletme ruhsatının iptaliyle ilgili şirketin idari yargıda açtığı davada işletme ruhsatının iptalinin hukuka uygun olduğuna karar verilmesini isteyecek. Aynı zamanda da kira sözleşmesinin de feshi için Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü nezdinde başvurularının takipçisi olacak.

Kıyılara ücretsiz erişim anayasal hak

Çeşme Çevre Platformu sözcüsü Dr. Ahmet Güler ve platformun avukatı Seher Gacar şunu söyledi:

“Tüm bunlardan iki sonuç çıkarmak mümkün. Birincisi, toplumsal olarak haklarımız gasp edildiğinde,  doğal yaşama, çevreye zarar verildiğinde, kanunlar çiğnendiğinde sessiz kalmayıp sonuna kadar mücadele etmek, hiçbir zaman yılgınlığa düşmemek, razı oluşu değil karşı duruşu seçmek zorundayız.

İkincisi, belediyeler kanunda çevre korumayı, halkın anayasayla tanınan kıyılara  ücretsiz ve özgür erişim hakkını, özellikle doğal SİT alanlarının kaçak yapılaşmayla  betonlaşmasının önüne geçmeyi önceliyor, parayı, ticari kazancı tüm bunların üstünde tutmuyorsa elindeki işletme ruhsatı iptal yetkisini kullanmalıdır. 

Bu yetki hak ve hukuk tanımayan işletmeleri kapatabilmesi için kanunla belediyelere verilmiştir. Bu noktada Çeşme Belediyesinden, Altınkum’daki işletmenin benzeri çok sayıda plaj işletmesine de aynı yaptırımı uygulamasını ve böylece ileride yaşanacak benzer talanların ve çevre katliamlarının önüne geçecek caydırıcı etki yaratmasını bekliyoruz.”