Datça'da Aykırı Yapılaşmaya Tepki Büyüyor
Muğla'nın Datça Yarımadasındaki kaçak yapılaşma ve betonlaşma tehlikesine dikkat çeken Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Datça Meclisi, 'Doğaya el konulmasına, kamu olarak haklarımızın, varlıklarımızın gasp edilmesine karşıyız.' dedi.
Muğla'nın Datça Yarımadasının beton yığını olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu sanatçıların ve sivil toplum örgütlerinin duyurmasından sonra tepkiler giderek büyüdü. İlk tepki ünlü tiyatro oyuncusu Levent Üzümcü'den gelmiş ve Üzümcü konuyu 5,5 milyon takipçisine Twitter'den duyurmuştu. Datça Kent Konseyi de vatandaşların belediyeye dilekçe vermeye davet etmişti.
Sözcü’den Mustafa Sarıipek’in haberine göre; çeşitli kesimlerden tepkiler giderek artarken Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Datça Meclisi, konuyla ilgili açıklama yaptı. Açıklamada “Hepimize ait ortak varlık olan doğaya el konulmasına, özel mülkiyet konusunun kar etme aracı haline getirilmesine ve kamu olarak haklarımızın, varlıklarımızın gasp edilmesine karşıyız.” denildi.
MUÇEP Datça Meclisi açıklamasında şu ifadeler kullanıldı: “Datça'daki köylerin çevresini sıra sıra 35-40 metrekarelik köyle alakası olmayan, yüksek duvarlarla çevrili siteler içinde 1+1 konutlar kuşatmış durumda. Geleneksel köy dokusu bu 1+1'lerle birlikte hızla yok oluyor. Bu evler, Çevre Düzeni İmar Planı (ÇDP) mevzuatını bilerek ve isteyerek yanlış yorumlayıp, arkasından dolaşarak, müteahhitlere daha çok kâr sağlamaya yarıyor.”
Konuyla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan yazı geldiğini belirten MUÇEP’in açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Köy dokusuna zarar veren kaçak yapılaşmaya Datça Belediyesi nezdinde ilk itirazlar yapılmış, belediye de bunun üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan (ÇŞB) konuya ilişkin görüş sormuştu. 17 Ağustos'ta bakanlıktan beklenen yazı geldi. Yazıda Çevre Düzeni İmar Planı hükümlerine göre 85 metrekare taban alanını aşmamak üzere yapılacak en çok 2 katlı bir binada birden fazla bağımsız bölüm olamayacağı bildirildi. Belediye bakanlık yazısında belirtilen bir bağımsız bölüm olabileceği bildiriminin henüz ruhsat almamış projelere uygulanmayacağını ama ruhsat hazırlık aşamasındaki projelerin ruhsatlandırılacağını açıkladı. Belediyenin bu yaklaşımı, telafisi mümkün olmayan olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Bu uygulamanın köyde yaşayan yerleşik halkın ikinci yapı ihtiyaçları için ister 50, ister 85 metrekarelik 2 kat yapının yapılmasına engel olmadığını biliyoruz. Köyünüzde komşunuzun evini müteahhite sattığını ve 8 adet daire yapıldığını düşünün. Tavuğunuzu, horozunuzu, ineğinizi susturacaklar, susmayınca kaldırtacaklar, yanınızdaki komşu binada yaşayan en az 20 kişi çevresindeki mesela en az 4 parselin değerini azaltacak, çevredeki arsalar da değersizleşecek.”
“Betona teslim olan sahil kentlerindeki gelişme, kalkınma değil, halkın varlıklarının talan edilmesi olduğunu gayet net görüyoruz. Bu konu Belediye Meclisi'nin Eylül ayındaki son toplantısında resmi gündem dışında konuşulmuş, aynı zamanda müteahhitlik ya da yap-satçılıkla iştigal eden parti gruplarının sözcülüğünü de yapan kişilerin bir binada bir bağımsız bölüm olabileceği yönünde bildirimde bulunan bakanlığa karşı, ‘Hiç değilse her binada 2 bağımsız bölüm' konusunda hep beraber mücadele edilmesini önerdiğini de üzülerek gözlemledik. Bu öneri, imar planlarının hiçe sayılmasıdır, yağmaya devam edilmesi demektir. Bu fikri savunan görüşlere, uygulamalara hukuki her türlü yol ve yordamla karşı çıkacağımızı ilan ediyoruz.”
“Doğayla uyumlu bir Datça istiyoruz”
Daha iyi korunan, doğayla uyumlu, betonlaşmamış bir Datça'da birlikte yaşanması gerektiği ifade edilen açıklamanın devamında şu ifadeler kullanıldı: “Hukuk, uluslararası sözleşmeler, özellikle de imza koyduğumuz Barcelona Sözleşmesi’nin hukuki yükümlülüklerinin yerine getirilmesini, bu sözleşme gereğince 1990 yılından beri ilan edilmiş Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi'nin korunması için konulan kurallara uyulmasını istiyoruz. Bizim tutumumuz hepimize ait ortak varlık olan doğaya el konulmasına özel mülkiyet konusunun kar etme aracı haline getirilmesine ve kamu olarak haklarımızın-varlıklarımızın gasp edilmesine karşı durmaktır. Muğla cennet kalsın.”