"Gelecek nesiller için çevre dostu, depreme dayanıklı güvenli yapılar inşa etmeliyiz"

Türkiye İMSAD'dan Dünya Şehircilik Günü açıklaması 

Dünya genelinde şehirler hızla büyümeye devam ederken, kentsel alanlarda sürdürülebilirlik ve yaşanabilirlik konuları giderek daha fazla önem kazanıyor. Dünya Şehircilik Günü dolayısıyla açıklama yapan Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu da sürdürülebilirlik ve dijitalleşmenin yaşamın her alanına damga vurduğuna dikkat çekiyor. Küçükoğlu, “Küresel iklim krizi, enerji kaynaklarımızın sürdürülebilir olması için şehirlerimizde verimliliği zorunlu kılıyor. Teknolojinin olanaklarından faydalanarak gelecek nesillere yaşam kalitesi daha yüksek, sürdürülebilir, enerji verimli, çevre dostu ve depreme dayanıklı güvenli yapılar bırakmak için şehirlerimizi bu gerçeklik çerçevesinde kurgulamalıyız” diyor.
Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, her yıl 8 Kasım’da kutlanan Dünya Şehircilik Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu. Gelecek nesiller için enerji verimli, çevre dostu, depreme dayanıklı güvenli yapıların inşa edilmesi gerektiğine değinen Tayfun Küçükoğlu, kendi ekonomik potansiyelini tam anlamıyla kullanabilen ve teknolojik verilerle şekillendirilmiş şehirler oluşturmanın ancak uzun vadeli planlama ile mümkün olabileceğini vurguladı. 
“Enerjide tasarruf konusunda ortak bir bilinç yaratmalıyız”
Dünya genelinde petrol, doğal gaz ve kömür fiyatlarının yükselmesi nedeniyle enerjide büyük oranda dışa bağımlı olan Türkiye’nin de enerji faturasının artacağını belirten Küçükoğlu, “Enerji maliyetlerindeki artış, enerjinin büyük kısmının binalarda kullanıldığı ülkemizde, hane halkının daha yüksek bedel ödemesine neden olacak. Dolayısıyla sadece sanayide üretim aşamasında değil evlerimizde tüketim noktasında da birlikte hareket etmeli ve bu konuya yönelik ortak bir bilinç oluşturmalıyız. Bu bilinç sayesinde hem hane bütçesine hem de ekonomimize ciddi oranda tasarruf sağlayabiliriz. Aynı zamanda dünyamızı korumak, gelecek nesillere daha sağlıklı şehirler bırakmak adına su, enerji gibi tüm kaynaklarımızı verimli kullanmak zorundayız” dedi.  
“Şehirlerimizi deprem gerçeği çerçevesinde kurgulamalıyız”
İçinde bulunduğumuz yüzyılda küreselleşme, sürdürülebilirlik ve dijitalleşmenin yaşamın her alanına damga vurduğuna değinen Küçükoğlu, şunları söyledi: “Bu olgular çerçevesinde şehirlerimiz yeniden biçimlenirken insanların yaşam kalitesini artırmaya yönelik çalışmalar da tüm hızıyla devam ediyor. Günümüzde dünya nüfusunun neredeyse yarısı şehirlerde yaşarken Birleşmiş Milletler 2050 yılına kadar dünya nüfusunun yüzde 66’sının şehirlerde yaşayacağını öngörüyor. 2050 yılında şehir merkezlerinin fazladan 2,5 milyar insan barındıracağını göz önünde bulundurduğumuzda şehirlerin ve yaşadığımız mekânların yeniden planlanmasının önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Tabii bununla birlikte şehirlerde yaşayan insan sayısı arttıkça şehrin sorunları da bir o kadar artış gösteriyor ve karmaşık hale geliyor. Nüfus artışı beraberinde altyapı, güvenlik, sağlık, atık ve konut açığı gibi yeni sorunları getiriyor. Tam da bu noktada akıllı şehirlerin ne denli önem kazandığını daha fazla idrak ediyoruz. Özellikle de tekrar gündemimize oturan ve çok sayıda vatandaşımızı kaybetmemize sebep olan depremler de, fay hattında bulunan şehirlerimizde riski depremin değil güvensiz yapıların oluşturduğunu bizlere tekrar hatırlattı. Dolayısıyla depremde ağır bedeller ödememek için şehirlerimizi bu gerçeklik çerçevesinde kurgulamalıyız.”
“Daha işlevsel ve doğayla dost şehirlerin inşası için çalışacağız”
 “Akıllı şehirler, akıllı altyapı ve üstyapılar; deprem, yangın, sel ve diğer doğal afetlere karşı toplumun güvenliğini sağlamalı” diyen Tayfun Küçükoğlu, sözlerini şöyle noktaladı: “Çağdaş metodolojiler, malzemeler ve uygulamalarla uyarılar, su-elektrik-doğalgaz gibi kaynakların otomasyonu devreye alınmalı. Binalar atık haline getirilmeden, insanların kendilerini emniyette hissetmelerini sağlayacak çözümler üretilmeli. Bizler Türkiye İMSAD olarak akıllı şehir yaklaşımı çerçevesinde daha iyi yaşam alanları oluşturmak, hem ülkemize hem de ekonomimize değer katmak için esas olan konunun kaynakları yönetmek olduğunun bilinciyle üzerimize düşen her türlü görev ve sorumluluğu almaya hazırız. Akıllı kentler ve çevre dostu binalara eğilimin hız kazandığı bu süreçte inşaat malzemesi sanayicileri olarak sorumluluğumuzun daha da arttığının bilincindeyiz. En başta ülkemizdeki sürdürülebilir malzeme ihtiyacının karşılanması için inovatif ürünler geliştirmeyi sürdürerek daha sağlıklı, daha işlevsel ve doğayla dost şehirlerin inşası için çalışacağız.”