İnşaat mühendisleri afet bölgesini inceledi: Zemin zayıf, malzeme eksik

İnşaat Mühendisleri Odası, Türkiye'yi sarsan depremlerle ilgili ilk tespitlerini yaptı. Depremlerde en yaygın hasarı, verimli tarım arazileri üzerinde yani zayıf zemin koşullarında planlanan şehirlerde meydana geldi ve sorunlu zeminlerde yükselen 10-15 katlı yapılar ağır hasar aldı veya toptan göçtü.

Türkiye'nin 10 kentini yıkan Kahramanmaraş merkezi iki büyük depremin ardından TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, afet bölgesine giderek yaşanan yıkımı yerinde inceledi ve ön değerlendirme raporu hazırladı.

“TARİHE GEÇECEK NİTELİKTE”

Raporda aynı gün içerisinde oluşan büyük depremlerin, özellikleri ve sonuçları itibariyle depremler tarihine geçecek nitelikte olduğu vurgulandı.

Raporda “Depremler doğa olaylarıdır. Afete dönüşmesinin nedeni ise insan eliyle yapılmış yapılardır. Yapı üretim sürecinin tüm gerekliliklerine uygun olan bir yapılaşma söz konusu olsaydı, deprem yönetmeliğinin tasarım felsefesine uygun olarak binalar yine hasar alacak, hatta belki büyük kısmı ağır hasar alacak, ancak insanların içerisinden çıkmasını sağlayacak davranışı gösterecek, deprem afete dönüşmeyecekti. Hasar büyük olsa da can kaybı asgari sınırlarda kalabilecekti” denildi.

BİRKAÇ YIL ÖNCE YAPILANLAR DAHİ TOPTAN GÖÇTÜ

Deprem bölgesindeki yapı envanteri şu an itibariyle bilinmemekle beraber toptan göçen veya hasar alan binaların bir kısmının 2000 yılı sonrası yapılmış olduğu belirtilerek “Hatta birkaç yıl öncesi gibi çok yakın geçmişte yapıldığı ifade edilen ve 2019 yönetmeliği ile dahi tasarlanmış olabilecek binalarda da toptan göçmeler olmuştur” denildi.

“ÖZENLİ MÜHENDİSLİK ŞART”

Raporda depremlerin yarattığı hasarlar nedeniyle büyük bir afete dönüştüğünü vurgu yapılarak “Son 30 yılda yaşanan depremlerin yarattığı maddi ve manevi hasarlar birbirinin nerdeyse aynısıdır. Pazarcık ve Elbistan depremlerinde de çok büyük benzerlikler görülmekle birlikte, diğerlerinden farklı olan, çok yakın zamanda yapılmış yapılarda da göçen veya ağır hasar alanların var olmasıdır. Bölgenin büyük bir kısmı zayıf zemin yapısına sahiptir ve bu sebeple özel (özenli) mühendislik hizmetleri görmüş olması gerekmektedir. Çözümün tüm tarafları bir araya gelmelidir. Liyakat, yetkinlik bir an evvel yapı üretim sürecinin bir parçası haline getirilmelidir. Yetkin Mühendislik için 3458 sayılı kanun bir an önce değiştirilmelidir. Yetkinlik şarttır” denildi.

ZEMİN KOŞULLARI ZAYIF

Raporda oluşan yapısal hasarların nedenleri madde madde sıralandı. İlk sırada zayıf zemin koşulları yer aldı. Deprem hasarlarının yaygın olduğu bölgelerin, verimli tarım arazileri üzerinde planlanmış şehirler olduğuna dikkat çekilerek “Dolayısı ile ana kayanın derinde olduğu zayıf zemin koşullarında, hatta sıvılaşma potansiyeli olan zeminlerde yapılan 10-15 katlı ve taşıyıcı sistemi esnek yapılar ağır hasar almış veya toptan göçmüştür. Göçmese de bir kat batan veya yana eğilen binalar gözlemlendiğinden, bazı bölgelerde zemin sıvılaşması olduğu düşünülmektedir” denildi.

DEMİR VE BETON ZAAFİYETİ

Rapora göre hasarın başka bir nedeni de “malzeme zafiyeti.” Raporda “Betonarme yapılarda malzeme zafiyeti olduğu düşünülmektedir” denilerek şunlar kaydedildi:

“Yaklaşık olarak 1990'lı yılların başına kadar, yapılarda kullanılan betonarme betonunun üretimi, şantiye mahallinde ve el ile karıştırılarak yapılmakta ve yerine yerleştirilmekteydi. Daha sonra beton santrallerinde üretilen betonlar kullanılmaya başlamakla beraber hazır betonun yaygınlaşması 1999 Kocaeli depreminden sonra ivme kazandı.

Şubat 2023 depreminden etkilenen şehirlerde ise hazır betonun yaygın olarak kullanımı daha ileri tarihlerde görüldü. Yine aynı tarihlerde inşaat demiri olarak düz demir kullanılmakta idi. Dolayısı ile bu yıllarda inşa edilmiş yapıların toptan göçmesi veya kullanılmayacak derecede ağır hasar almasında malzeme zafiyetlerinin önemli etkenlerden biri olduğunu söylemek mümkündür.”

YENİ BİNALAR NEDEN GÖÇTÜ?

Raporda, daha sonraki yıllarda yapılan, hatta birkaç yıl önce inşa edilmiş bazı binaların göçmesiyle ilgili de “ Yeni deprem yönetmelikleri ile tasarlanmış, hazır beton ve nervürlü inşaat demiri kullanılmış, diğer taraftan yapı denetim hizmeti görmüş olması gereken bu binaların yıkılması kamuoyunda da hayretle karşılanmış ve herkeste başka bir travma yaratmıştır. Eğer bu yapılarda malzeme zafiyeti göçme nedenlerinden birisi olarak tespit edilirse yapı denetim sistemi çalışmamış demektir” tespiti yapıldı.

KOLON ZAAFİYETİ

Raporda “konstrüktif zafiyetler” maddesinde de kolon konusuna dikkat çekildi. Göçen binaların enkazlarından kolon kiriş birleşimlerinde gerekli donatı detaylarının uygulanmadığı belirtilerek “Etriye (çelik sargı) aralıklarının seyrek ve etriye kancalarının 90 derce olduğu, ayrıca kolon demirlerinin üst kat filizlerini oluşturan boylarının gerektiğinden daha kısa olduğu izlenebilmektedir” denildi.

SANDVİÇ ŞEKLİNDE ÜST ÜSTE KAPAKLANMIŞ

“Yapı düzensizliklerinin yarattığı hasarlar” başlığı altında ise zemin katları dükkan olarak kullanan binalara işaret edildi.

Raporda “Yaygın göçme görüntülerine göre, öncelikle zemin katın göçtüğü, ardından diğer katların sandviç şeklinde üst üste kapaklandığı anlaşılmaktadır. Hasarlara yön veren ana nedenlerden birinin, hasar katı olan zemin katlardaki ticari mekanlarda dolgu duvarların olmayışı olarak değerlendirilmektedir. Dolgu duvarlar, taşıyıcı sistem tasarımında sadece yük olarak dikkate alınsa da taşıyıcı sistem davranışına belirli deprem seviyelerine kadar dayanım ve rijitlik bakımından katkı sağladığı deneysel çalışmalarla gösterilmiştir. Zemin kat kolonlarında yeterli süneklik ve taşıyıcı sistemde yeterli rijitlik de yoksa, bu katın üst katlara göre ötelemesi çok büyük olmakta ve bu katın ezilmesiyle ani göçmelerin önü açılmaktadır” denildi.

YAN YANA BİNALARDAN BİRİ YIKILDI DİĞERİ NASIL AYAKTA KALDI?

Raporda kamuoyu tarafından da tartışılan, yan yana parsellerde bulunan benzer yapılardan birinin yıkılırken diğerinin ayakta kalması ile ilgili de “Sıralanan düzensizliklerin bazılarının birinde olup diğerinde olmamasının neden olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca bu konuda parseller arasında zemin koşullarında (ana kaya üzerindeki alüvyon kalınlıkları farklı olabilir), malzeme ve işçilik kalitesinde farklılıklar olabileceği de dikkate alınmalıdır” denildi.

TSUNAMİ OLUŞTU

Raporda deprem sonrası Doğu Akdeniz'de İskenderun, Erdemli ve Gazimagusa su seviyesi ölçüm istasyonlarında kaydedilen bir tsunami oluştuğu bilgisi de paylaşıldı. Depremden yaklaşık 33 dakika kadar sonra İskenderun'da ölçülen en yüksek tsunaminin 14 cm olduğu, Erdemli'de bu değerin 13 cm olup, depremden 54 dakika sonra, Gazimagusa'da ise 17 cm'lik tsunaminin  depremden yaklaşık 65 dakika kadar sonra kaydedildiği aktarıldı.

İskenderun'da 7 Şubat'ta yaşanan balıkçı barınağı ve limanın doğusundaki kıyılarda yaşanan su düzeyi yükselmesi ve su baskınının ise başka bir nedeni olduğu belirtilerek “Saha araştırması sırasında kıyı yapılarında hasarlar ve geri sahada oturma/çökme davranışı gözlemlenmiştir. Bu olayın da dolgu üzerine inşa edilen alanda meydana gelen çökme/oturma davranışı nedeniyle zeminin su seviyesine yaklaşması, gelgit dalgası ve barometrik etkiler ile denizin yükselerek karada ilerlemesi şeklinde olduğu değerlendirilmektedir” denildi.

“BARINMA VE GIDA KONUSUNDA İNSANİ KRİZ YAŞANDI”

Arama kurtarma çalışmaları için organize olmakta çok geç kalındığına da dikkat çekilerek “Arama kurtarma çalışmaları çok kısıtlı bölgelerde, yetersiz kadro ve ekipmanla yürütülmüştür. Birçok depremzede günlerce hiçbir arama kurtarma ekibi bölgeye ulaşmadan göçük altında beklemiştir. Arama kurtarma çalışmalarına katkı sağlayabilecek maden işçileri gibi sivil olanaklar harekete geçirilmekte çok geç kalınmıştır. Barınma ve gıda konusunda insani kriz yaşanmıştır. Yaşanan kriz, tüm Türkiye'den yurttaşların dayanışma seferberliği sayesinde kısmen hafifletilse de deprem bölgelerinde yardımların dağıtılması konusunda da kaos yaşanmıştır” denildi.

DEMİRYOLLARI DA HASAR GÖRDÜ

Raporda demiryolu ve karayolunda meydana gelen hasara da vurgu yapıldı. TCDD Genel Müdürlüğünün verdiği bilgilere göre depremlerden bin 275 kilometre demiryolu hattı etkilenirken, bu hatlar üzerinde 446 köprü, 6 bin 161 menfez, 175 tünel bulunduğu aktarıldı. Toprakkale – Narlı, Narlı -Malatya ve Narlı -Gaziantep hat kesimlerinde demiryolu altyapısının deforme olduğu tespit edildi.

Bölgedeki hatların elektrik enerjisini sağlayan 10 trafo merkezinden enerji sağlanamadığı belirtilerek “Bakım ekiplerinin de depremden etkilenmesi nedeniyle hatların kontrolünün sağlanmasında güçlük çekilmiş, diğer bölgelerden ekipler oluşturularak hatların kontrolü sağlanmaya çalışılmıştır. Hâlihazırda kapalı olan Bahçe – Fevzipaşa, Fevzipaşa – Narlı, Narlı – Malatya ve Narlı – Gaziantep hat kesimlerinde tren trafiğine engel olacak düzeyde deformasyonlar meydana geldiği görülmüştür” denildi.