Jet hızıyla talan: Arsa paylaşımlı projeler, bungalowlar, tinyhouselar

Geçici yapılara pandemi dönemiyle birlikte talep hızla arttı. Bu talebe, ülkenin doğal varlıklarını yağmalayan şirketler hızla dahil oldu, ormanı, kıyıyı, tarım alanlarını proje alanına çevirdiler.

Ormanlarda, kıyılarda, tarım alanlarında, yaylalarda, doğal yaşam alanlarında 'kanserli hücre gibi büyüyen geçici yapılar' getirdikleri insan yüküyle birlikte doğal alanları tehdit ediyor.

Politeknik'te yer alan yazıya göre, butik otellere, villa biçiminde kullanılan yapılara dönüşen bungalowlar, tinyhouselar, tarım alanlarında konteyner ile başlayan ve kalıcı hale getirilen yapılar, hobi bahçesi adıyla verimli tarım arazilerini bölen, verimliliği yok eden kiralamalar giderek yaygınlaşıyor.

Geçici yapılara pandemi dönemiyle birlikte talep hızla arttı. Bu talebe, ülkenin doğal varlıklarını yağmalayan şirketler hızla dahil oldu, ormanı, kıyıyı, tarım alanlarını proje alanına çevirdiler. Bu yapılara yerel yönetimler göz yumdu, imarla/yapılaşmayla ilgili kanunların delinmesine iktidar ses çıkarmadı. Kıyı illerinde zeytinliklerde, makiliklerde, mega kentlerin yakınındaki orman, tarım alanlarında yoğunlaşan bu yapılar kontrolsüzce, denetim olmaksızın yaygınlaştı.

DENETİMSİZ BIRAKMANIN AĞIR SONUÇLARI

Doğal alanların kanseri haline geldiler, hem doğal alanları hem de insan yaşamını tehdit ediyorlar. Konuyla ilgili birkaç örnek:

Kırklareli’nde orman içinde dere yatağına yapılan bungalowlarda, 5 Eylül’de meydana gelen sel sonrası 6 kişi yaşamını yitirdi. 2021 yılından beri faaliyet gösteren kaçak işletmeye İl Özel İdaresi ve Orman Bakanlığı izin verdi. Yapılaşma sınırı dışındaki alanları korumaktan sorumlu kurumlar doğal alana verilen zarara, güvenli olmayan yerleşime göz yumdular. Bu nedenle 6 kişinin yaşamından da sorumlular.

Ormanlardaki kaçak yapılaşma faaliyetleri aynı zamanda orman yangınlarına davetiye çıkarıyor. Her yıl ülkede çıkan orman yangınlarının %34,5’i ihmal ve kaza ile çıkıyor. Yangınların %48,3’ün sebebi bilinmiyor, yani araştırılmıyor. Bu durumda bungalow, tinyhouse, konteyrner vb. doğal alanlarda insan etkisini arttıran yapılaşmaların orman yangınlarına/kayıplarına neden olan faktörlerden biri olduğu göz ardı edilemez.

YENİ TİP GECEKONDULAŞMA VE JET HIZIYLA TALAN

Emlak ve inşaat şirketleri kiraladıkları ve/veya satın aldıkları doğal alanlarda yapılaşma izni olmamasına rağmen bungalow siteleri kurmaya, tapu satar gibi kullanım hakkı satmaya ve bu yapıları pazarlamaya başladı.

Nef Arsa adıyla kurulan şirket bunlardan biri. Şirket Sakarya-Sapanca-İstanbul-Tekirdağ-Kırklareli-Çanakkale-Bursa hattında yaptığı projeleri pazarlıyor.

Yapılaşmaya izin verilmeyen alanlardaki arsa satışlarının reklamı “Kira getirili arsa” şeklinde yapılıyor.

TARIM ALANLARI İŞGAL ALTINDA

Türkiye son yıllarda hızla tarım alanlarını kaybediyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de 2005-2021 yılları arasında toplamda 3,16 milyon hektar tarım alanı yok oldu. Tarım alanlarının yok olmasında en önemli faktör elbette yapılaşma faaliyetleri.

Yeşil Vadi Arsa Ofisi, Kırıklareli, Edirne, Tekirdağ bölgesinde tarım alanları, meralar üzerine geçici yapı projeleri yapıyor ve pazarlıyor.

Kıyı Yaşam isimli şirket de benzer şekilde projelerini pazarlıyor. Reklamlardaki ana tema doğayla bir aradalık.

Tarım alanlarında, yok oluş kadar verim düşürücü faktörler de gıda güvencesi tehdidi oluşturuyor.

İstanbul’un en büyük temiz su varlıklarına ‘yürüme’ mesafesinde olması projelerin pazarlanan bir diğer özelliği. Ortaya çıkacak insan yükünün yaratacağı kirlilik ise elbette reklamların bir parçası olmadığı gibi şirketlerin de umurunda değil.

KIYILARDA TURİZM TEHDİDİ

Kıyılarda da benzer hareketlilik var. İmarı/yapılaşma izni olmayan kıyı bölgelerinde, makiliklerde, zeytinliklerde, şirketler yaptıkları bungalow vb. geçici yapılardan villa benzeri siteler kuruyor. Sitelerin kurulduğu sahillere de el koyulmuş oluyor!

Doğal alanlarda yapılan tüm bu usulsüz, hukuksuz yapıların ciddi oranda altyapı gerektirdiği görülüyor. Şirketler bunu gizlemiyor, hukuksuz olmasına rağmen bu geçici yapılarda altyapı sorununu “çözdük”lerini reklamla anlatıyorlar.

Yer altı su kuyuları, havuz, foseptik, jeneratör, trafo gibi eklentilerle kontrolsüzce doğal yaşam alanına yerleşmiş oluyorlar.

 

YEREL-MERKEZİ YÖNETİMLER TALANDAN SORUMLU

Doğal yaşam alanlarındaki geçici yapılarla ilgili yasal engeller var. 3194 Sayılı İmar Kanunu, 6831 Sayılı Orman Kanunu, 3573 Sayılı Zeytin Kanunu ilgili doğal alanlarda geçici yapılaşma koşullarına engeller ve sınırlamalar koyuyor. Halihazırda bu yasalar geçici yapıların doğal alanlara zarar vermesine engel olabilecekken AKP iktidarı çeşitli müdahalelerle bu yasaları deliyor, yerel yönetimler üstlerine düşen sorumluluğu yerine getirmiyor.

Ülkenin yer altı ve yer üstü tüm varlıklarına zarar verip, yaşam güvenliğini yok sayıyorlar.