Koronavirüsten etkilenen kiracı için 3 seçenek

COVID-19 salgınının ardından kredi ve kredi kartı borçları ile elektrik ve su faturaları için gündeme gelen erteleme ve taksitlendirme gibi seçenekler kiralar için de geçerli oluyor. Konuyla ilgili hukukçular mülk sahiplerine durumlarını yazılı olarak iletip kira indirimi, erteleme ve taksitlendirme

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgının ardından maddi anlamda kayıp yaşayan çalışanlar ile faaliyetlerine geçici süreliğine durduğu işletmecilerin ödemek zorunda olduğu konut ve iş yeri kiraları için birden fazla emsal karar ortaya çıktı.

Yeni Şafak Gazetesi'nden Kenan Biter'in haberine göre; Yargıtay'ın verdiği kararlarla ilgili koronavirüsün ardından işsiz kalan ya da maaş alamayan çalışan ile faaliyetlerini durduran işletme sahipleri mülk sahiplerinden indirim ve erteleme istedi.

YAZILI OLARAK MÜLK SAHİBİNE İLETİN

Böyle bir talep için konutta kiracının koronavirüs sonrası işini kaybettiği ya da maaşını alamadığını, iş yeri sahibinin ise salgın nedeniyle faaliyetlerini durdurduğunu ya da iş kaybına uğradığını ispatlaması gerektiğine vurgu yapan hukukçular böyle bir durum içinde olan kiracıların vakit kaybetmeden taleplerini iş yeri ya da konut sahiplerine yazılı olarak bildirmeleri gerektiğini belirtiyor.

Mülk sahiplerinin bu talebi kabul etmemesi durumunda ise, yargıya başvurulması gerektiğinin altını çiziyor.

ERTELEME, İNDİRİM VE TAKSİTLENDİRME YAPILABİLİR

Konu hakkında açıklamalarda buluan ve yargıda mücbir sebep sonrasıyle ilgili kiralar hakkında emsal kararlar olduğunu anlatan Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Umut Yeniocak, bu emsal kararlardan birinin de 2011 yılında yaşanan Van depreminin ardından alındığını belirterek, şu açıklamalarda bulundu:

''Kiracılar, kira bedelinde indirim talebinden başka, ödemenin ertelenmesi ve/veya taksitlendirilmesi gibi talepleri gündeme getirebilir. Bu tür olağanüstü süreçlerde mahkemelerin sözleşme ilişkilerine müdahale etmesi, bizim hukuk sistemimizde mümkündür. Uyarlama dediğimiz davalar, öngörülemeyen gelişmeler karşısında hâkimlerin sözleşmelere müdahale etmesi için açılan davalardır. Kira ilişkilerinde bu davalar genelde kira bedelinin indirilmesi ya da arttırılması şeklinde karşımıza çıksa da, covid-19 sürecinde yaşanan birçok örnekte, kira bedelinin indirilmesinin yanında ertelenmesini ve taksitlere bölünmesini gerektiriyor. Mahkemenin bu ihtiyacı karşılayacak şekilde uyarlama kararları vermesi de mümkündür.''

HUKUKEN KABUL EDİLEMEZ

COVID-19 nedniyle kapalı olan iş yerleriyle ilgili açıklamalarda bulunan Yeniocak, bu süreçte iş yerinin kullanılamaması nedeniyle kira ödememesinin hukuken gerekçelendirilebilecek bir talep olduğundan bahsederek, iş yerinin kapalı olmasının kendisinin kusuru olmasa da mülk sahibinin hiçbir şey olmamış gibi, kapalı olan bir yerden kiranın tamamen ödenmesini istemesinin de hukuken kabul görmeyeceğini açıkladı.

YARGI YOLU AÇIK

Maddi sıkıntılar yaşayan kiracının bu süreçte izlemesi gerek aşamalar hakkında ise öncelikle iş yeri ya da konut sahibiyle iletişim kurulup durumun anlatılması gerektiğinden bahseden Yeniocak,  istenilenin yazılı olarak iletilmesinde yarar olduğunu, kabul edilmemesi durumunda ise yargı yolunun açık olduğunu sözlerine ekledi.

Yeniocak, yargılama aşamasında, kiracının iş yeri ya da konut sahibine durumunu anlattığı ve isteğini ilettiği ancak bunun kabul edilmediğini yazılı olarak elinde ispatlayacak bir delilin bulunmasının önemle sahip olduğunu anlattı.

İŞ YERİ İÇİN 4 AYLIK KORUMA

Mülk sahiplerinin kirasını ödenmemesi durumunda tahliye hakkı olup olmadığıyle ilgili ise, iş yeri kiraları için özel bir düzenlemede bulunduğunu ve 26 Mart tarihinde yapılan Kanun değişikliği kapsamında, 1 Mart ile 30 Haziran 2020 tarihleri arasında iş yeri kirasını ödemeyen kişiye karşı mülk sahibinin tahliye davası açamayacağından bahseden Yeniocak, şu ifadeleri kullandı:

KONUTTA TAHLİYE RİSKİ VAR

''İş yerlerinin kapanmasını ve büyük mağduriyetler yaşanmasını önemli ölçüde engelleyecek bu düzenleme olumlu görülebilir. Ancak aynı korumanın konut kiralarına getirilmemesi bir eksiklik olarak tespit edilebilir. İş yerinde kiracı olanlar, 1 Mart ile 30 Haziran arasındaki dört aylık kira bedellerini ödemeseler dahi tahliye tehdidiyle karşılaşmayacaklar.

Ancak bu düzenleme, kira bedellerinin talep edilemeyeceği anlamına gelmiyor. İş yeri sahipleri ödenmeyen kira bedelleri için icra takibi yapabilir, kiracıların mal varlıklarını haczettirip sattırabilirler. Yapamayacakları tek şey, kiracıları iş yerinden çıkarmak.

İş yerleri için getirilen tahliye talebinin engellenmesi yönündeki bu imkan, konut kiraları için getirilmiş değil. Kirasını ödeyemeyen konut kiracıları için tahliye tehdidi varlığını koruyor.''