Türkiye'de koronavirüs salgınının hızını yavaşlatmak için çok sayıda önlem alınırken, özellikle özel sektörde çalışanlara işlerine devam etmeleri konusunda çeşitli baskılar uygulandığı iddiaları var. İnşaat sektörü de bu tarz eleştirilere ve iddialara maruz kalan sektörler arasında yer alıyor.

İstanbul Çekmeköy'de inşaatı devam eden bir şantiyede çalışan işçilere, çalışırken koronavirüs kapmaları durumunda 'tüm sorumluluğun kendilerine ait olduğunu' kabul ettiren bir taahhütname imzalatıldığı belirtiliyor.

BBC Türkçe’den Fundanur Öztürk’ün haberine göre; taahhütnamede işçilerden, 'işyerinde olası bir koronavirüs bulaşması vakasından dolayı olabilecek tüm zararlardan tamamen kendisinin sorumlu olduğunu' kabul etmesi istendi. Bu taahhütnameyi imzalamayı kabul etmeyenlerin ise istifaya zorlandığını iddia edildi.

Taahhütnamenin hukuki bir geçerliliği var mı?
Avukat Ekin Güneş Saygılı, işveren tarafından hazırlanan taahhütnamenin hiçbir hukuki geçerliliği olmaması bir yana işverenin yükümlülüklerini artıran bir belge olduğunu savunuyor.

Saygılı, bu taahhütname belgesiyle işverenin 'olası kast' suçu işlediğini söylüyor: "Bu taahhütnamenin hiçbir hukuki izahı yoktur. Eğer o şantiyede çalışan bir kişiye koronavirüs bulaşırsa ve diyelim ki ölürse, bu bir iş kazasıdır. Bu işverenlerin hem hukuki olarak hem de cezai olarak sorumluluğundadır."

"İşveren tarafından işçilere bu belge imzalatıldıktan sonra artık burada 'olası kasıt' var demektir. Olası kast; işverenin neticeyi öngörmesi, sonucun gerçekleşmesini göze alması ve 'işçiye ne olursa olsun' tavrı içerisinde olmasıdır."

"Dolayısıyla işverenin sorumluluğu artık bu belgeden sonra daha da artmıştır. Çünkü ortada bir risk olduğunu bildiğini, işçinin burada ölüm tehlikesi altında çalıştığını kendisi beyan etmiştir. 'Ölürse ölsün, suç işçidedir' demek işvereni bunun sonuçlarından kurtarmaz."