JMO İzmir Başkanı Öziçer: “İzmir’in kentleşmesi anlamında ciddi bir revizyona tabi tutulması gerekiyor”

Türkiye’nin deprem kuşağında bir bölge olduğunu hatırlatan Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, yanlış kentleşmenin depremde ciddi kayıplara yol açacağına dikkat çekti. Öziçer; İzmir’in kentleşmesi anlamında ciddi bir revizyona tabi tutulması gerektiğini de ifade etti.

JMO İzmir Başkanı Öziçer: “İzmir’in kentleşmesi anlamında ciddi bir revizyona tabi tutulması gerekiyor”

Türkiye’nin deprem kuşağında bir bölge olduğunu hatırlatan Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, yanlış kentleşmenin depremde ciddi kayıplara yol açacağına dikkat çekti. Öziçer; İzmir’in kentleşmesi anlamında ciddi bir revizyona tabi tutulması gerektiğini de ifade etti.

JMO İzmir Başkanı Öziçer: “İzmir’in kentleşmesi anlamında ciddi bir revizyona tabi tutulması gerekiyor”
12 Ekim 2019 - 13:50

Evrensel’den Eda Aktaş ve Berkay Beyaztaş’ın haberine göre; İstanbul’da meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki deprem Türkiye’ye izleri silinmeyecek büyük acılar yaşatan ‘99 depremini hatırlattı. Kentin hazırlıksızlığını gösteren sarsıntı, Gölcük depremindeki gibi büyük acıların yaşanacağı endişesi yarattı. Aynı endişelerin yaşandığı İzmir’in durumunu Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer ile konuştuk. Türkiye’nin deprem kuşağında bir bölge olduğunu hatırlatan Öziçer, yanlış kentleşmenin depremde ciddi kayıplara yol açacağına dikkat çekti.
"ESKİ BİNALARIN ÇOĞU KÖTÜ ZEMİNDE"
İzmir’de yaklaşık bir milyonluk yapılaşmanın mevcut olduğunu belirten Öziçer, deprem anında en çok eski yapıların etkileneceğini söyledi. Eski binaların zemininin ciddi anlamda kötü olan bölgelerde bulunduğuna dikkat çeken Öziçer, “Kalın alüvyon, yumuşak, tarım toprağı, balçık, sıvılaşma riskinin yüksek olduğu zeminlerin üzerinde. Bunlar Bornova’dan tutun Manavkuyu, Karşıyaka, Çiğli taraflarına kadar uzanıyor. Deniz kenarını hilal olarak aldığımız zaman İzmir Körfezi’ndeki tüm bölgeler bu şekilde” diye konuştu.
İzmir’in kentleşmesi anlamında ciddi bir revizyona tabi tutulması gerektiğini dile getiren Öziçer, "Bu da kentsel dönüşümün hızlanması anlamına geliyor. Fakat bu kentsel dönüşümün insanlara sosyal, kültürel, ekonomik anlamda zarar vermeden yapılması lazım. Ayrıca kat, parsel bazında ya da yapısal değil ada bazında ele alınmalı" dedi.
"GÖKDELENLER NEDENİYLE YER ALTI SULARIYLA İLGİLİ PROBLEM OLABİLİR"
İzmir’de bulunan gökdelenlerin deprem durumunu değerlendiren Öziçer, “Bu deniz kenarındaki 40 ve üzeri katlı gökdelenler çok özel zemin projeleri ve ciddi bir iyileştirme ile yapılan binalar. Statik anlamda şu anda bir sıkıntı yaşanmayacak, ufak depremlere karşı bu büyük yapılar dayanıklı ve belli bir esnekliğe sahip. Yaşanacak büyük bir depremde ise yıkılma değil daha çok çökme meydana gelebilir. İzmir’deki hava sirkülasyonunun doğu batı yönünde olduğu için gökdelenlerin çoğalması nefes alabilirliği düşürebilecektir. Gökdelenler yaklaşık 70-80 metre derinlikte kazık temelden oluştuğundan ve hepsinin yan yana dikilmesinden kaynaklı bunlar yer altında bir baraj meydana getirebilir. O baraj da yer altı suları ile ilgili bir taşkınlığa ya da yer altı suları ile bir probleme neden olabilir” diye konuştu.
"İZMİR’DE 362 TOPLANMA ALANI MEVCUT"
İzmir’deki 362 toplanma alanının işlevsel halde olduğunu ifade eden Öziçer, belediyelerin bu konuda çalışmalar yaparak toplanma alanı sayısının artırıldığını söyledi.
Depremlerin insanları korkutmasının aksine dünyaya yararı olduğunu belirten Öziçer, “Deprem olması dünyamızın nefes aldığını gösteriyor. Eğer hiç deprem olmazsa dünya biter. 10 yıl demesek de dünyanın sonu gelir. Depremlerden herkes kokuyor ama depremlerin böyle olumlu yanları da var. Depremler meydana geldikçe bir çok enerji kaynakları ortaya çıkıyor. Jeotermal, doğal gaz, petrol bu tarz şeyler ortaya çıktığında dolayı sürekli depremlere karşı kötü gözle bakmamamız gerekiyor. Depremler olmazsa dünyanın sonu gelir. Çünkü dünyanın nefes aldığının bir kanıtıdır depremler. Toprağın hareketli olması canlı yaşamının varlığı ve dünyanın yaşadığı anlamına geliyor. Ülkemiz kıtalar arasında, dünyanın en aktif deprem bölgesi olan Himalaya’nın tam ortasında. Kuzeydoğu ve Ege Bölgesi’nde olan birçok fayın bulunduğu coğrafya aktif bir deprem kuşağında. Son 100 yılda bir milyon yapının yıkıldığını söyleyebiliriz. Resmi rakamlara göre 100 bini aşkın vatandaşımız hayatını kaybetmiştir” dedi.
"ZEMİN ETÜDÜNÜ ALANINDA UZMAN KİŞİLER VE KURUMLAR YAPMALI"
Zemin etütleriyle ilgili denetimlerin meslek odalarının sorumluluğundan alındığını belirten Öziçer, “Zemin etütlerini yapma görevi artık yerel yönetimlere verildi. Zemin etütlerinin doğru yapılıp yapılmadığının takibi için her belediyede jeoloji ve jeofizik mühendisinin olması şart” dedi. Öziçer, “Deprem anında yapmamız gereken temel şeyden biri üzerinize düşecek, zarar verecek, hareket alanınızı zorlaştırıp engelleyecek tüm malzemeleri sabitlemek. Cenin pozisyonunda sırtımızı sert bir eşyaya yaslamalıyız. Aynı zamanda deprem panelleri, deprem seminerleri, öğrencilere deprem hakkında eğitimler, mahalle gönüllüleri ile muhtarlarla anlaşılarak toplum afet gönüllüleri çalışmaları yapılabilir” dedi.


YORUMLAR

  • 0 Yorum