İşte Hürriyet gazetesi yazarı Noyan Doğan'ın bugünkü yazısı...
Son 119 yılda meydana gelen depremlerde 603 binin üzerinde yapı ya yakıldı ya da ağır hasar gördü. Aynı dönemde her yıl ağır hasara neden olan iki deprem meydana geldi. İstatistiklere göre de büyüklükleri 4.0 ile 4.9 arasında her dört günde bir, 5.0 ile 5.9 arasında ayda iki, 7.0 ile 7.9 arasında her altı yılda bir ve 6.0 ile 6.9 arasında her yıl iki deprem meydana gelme olasılığı da yüksek. Bunlar AFAD’ın açıkladığı rakamlar. Sadece 17 Ağustos’ta meydana gelen depremde Kocaeli, Sakarya, Yalova, İstanbul, Bolu, Düzce olmak üzere Marmara’da 97 bine yakın konut ve 16 bine yakın iş yeri yıkıldı, 231 bin konut da hasar gördü.
ACİL DÖNÜŞÜM
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ise Marmara Depremi sonrasında 730 bin binanın denetlendiğini, kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında 53 ilde 240 riskli alan belirlendiğini, riskli alanlarda 81 ilde 609 bin konut ve iş yerinin yenilenme çalışmalarının sürdüğünü, 560 bin bağımsız birimin tahliye ve yıkım işlemlerinin gerçekleştirildiğini açıkladı. Yine Bakanlığa göre, yapılan denetimler sonucunda bugün için 22 milyon vatandaş depreme dayanıklı konutlarda oturuyor ve devam eden inşaatlar tamamlandığında da bu rakam 35 milyona çıkacak.
DASK GERÇEĞİ
Bunlar deprem gerçeğimiz. Bir gerçeğimiz daha var; o da, zorunlu deprem sigortası. Deprem sigortası uygulamasına Marmara Depremi sonrası geçildi ve Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) kuruldu. Amaç da depremin yarattığı ekonomik kaybın, devletin üzerinde yük yaratmaması, sigorta yoluyla telafi edilmesiydi. Ancak 2012 yılına kadar deprem sigortasının zorunluluğu yoktu. 2012’de çıkartılan bir kanunla, o tarihe kadar sadece tapu işlemlerinde DASK zorunluluğu aranırken, o tarihten itibaren yeni su ve elektrik abonelik işlemlerinde de sigorta zorunluluğu getirildi. Bugüne geldiğimizde, sigortalanabilir 17.6 milyon konuttan, 9 milyonu depreme karşı sigortalandı ve sigortalı konut sayısı yüzde 52 oldu. Bu da şu anlama geliyor her iki konuttan birinin depreme karşı sigorta güvencesi var. Başarı mı? Evet, başarı; hem de büyük başarı.
Ama işin bir de öbür tarafı var. Birincisi, bu kadar depremle yatıp kalkmamıza rağmen halen iki konuttan biri sigortalı değil. Bundan da önemlisi, sigorta yaptıranların ne kadarının deprem bilinci ile konutlarını sigortalattığı konusu. Şöyle anlatayım. Bugün sigortalı olanların büyük bölümü ya tapu işleminden ya elektrik ve su aboneliği yenilemesinden ya da bankadan kredi ile konut alımından dolayı sigorta yaptıranlar. Gerçek şu ki, çoğu konut sahibi tapu işlemi için sigorta yaptırıyor, bir sene sonra poliçesini yenilemiyor. Yeni elektrik ve su aboneliği bağlatacak olanlar, elektrik ve su idaresi DASK’ı isteği için koşturup sigortayı yaptırıyor, bir sene sonra yenilemiyor. Hatta kimileri, sigortaya ödediği parayı geri almak için elektrik veya suyu bağlattıktan sonra poliçesini iptal ettiriyor. Yani hem süreklilik hem de bilinç yok. Bir araştırmaya göre düzenli ve sürekli sigorta yaptıranların oranı sadece yüzde 4’ler civarında.
TOKİ, BANKA, SİGORTA
Diyeceğim o ki, hazır, eylül ayında kentsel dönüşüm planı açıklanacakken, zorunlu deprem sigortası ile kentsel döşüm birlikte yürütülmeli. Nitekim bu konuyu geçtiğimiz aylarda Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Can Akın Çağlar, gündeme getirdi ve öneride bulundu. Hatta bu konuda TSB olarak proje de geliştirdiklerini söyledi. Buna göre, DASK, kentsel dönüşüme garantör olabilecek. Çağlar, DASK’ın, 35 milyar liralık güvence sağladığını ve kentsel dönüşüme konu olacak binaların finansmanında garantör olabileceğini söylüyor. Projenin içinde sadece DASK değil; TOKİ, bankalar, sigorta şirketleri ve kamu da olacak. Böylece hem kentsel dönüşüme bir ivme kazandırılır, hem inşaat piyasası canlanır hem de sigorta pazarı büyür.
DEPREM ARAŞTIRMASININ ÇARPICI SONUÇLARI
DASK’ın yaptırdığı son algı araştırması konut sahiplerinin depreme ve sigortaya bakışını ortaya koyuyor.
- Her 2 kişiden 1’i konutunun güvenli bölgede olduğunu iddia ediyor.
- Her 10 kişiden 7’si konutunun güvenli olup olmadığını araştırmamış.
- Araştırma yaptırmayanlar konutunun sağlam olduğunu düşünüyor.
- Deprem sigortası yaptırmayan konut sahipleri riski yönetmek yerine göz ardı ediyor.
- Konut sahiplerinin yarısı herhangi bilgiye dayanmadan depreme karşı güvende olduğuna inanıyor.
- Konut sahiplerinin yarısı deprem riski ile yüz yüze gelmek istemiyor, ‘Bana bir şey olmaz’ diyor.
Kaynak: http://bigpara.hurriyet.com.tr
YORUMLAR