Türkiye'nin 24 bin 500 kilometrelik bir fay hattı üzerinde bulunduğunu, bu fay hatlarının aynı zamanda doğal kaynaklar açısından 'Allah'ın bir lütfu' olduğunu dile getiren Gürgen, "Ama bizim problemimiz, bu fay hatlarıyla beraber yaşayacak yapılarımız yok" dedi.
TBMM Depreme Karşı Alınabilecek Önlemleri araştırma Komisyonu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na bağlı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Mekânsal Planlama, Yapı İşleri, Tapu ve Kadastro, İller Bankası Genel müdürleri ile Topu Konut İdaresi Başkanlığı yetkililerinin bilgisine başvurdu.
Komisyonda söz alan Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürü Vedad Gürgen kentsel dönüşüm çalışmaları ve hasarlı binaların durumu ile ilgili bilgi verdi.
Gürgen, son yüzyıl içerisinde Türkiye'de 100 bin insanın depremler sebebiyle hayatını kaybettiğini belirtti.
"Depremler aslında bu işin bir sonucu ama fay hatları bir taraftan baktığınız zaman da Allah'ın bir lütfudur çünkü bu fay hatları sayesinde gaz çıkışlarıyla hayatımıza devam ediyoruz. Bu fay hatları aynı zamanda mineraller, doğal kaynaklar, sıcak su kaynakları vesaireler onların da oluşturduğu bir yapı. Zaten harita üzerinde baktığımızda, bunu da benim çok da söylememe gerek yok, çok net olarak ortada gözüküyor ama bizim problemimiz, bu fay hatlarıyla beraber yaşayacak yapılarımız yok. Hâlbuki fay hatlarında uygun şekilde yapılaşmamız olsaydı, biz hem bu nimetlerden faydalanacaktık hem de bu can kayıplarını yaşamayacaktık."
Türkiye'de 15 bini ana aks olmak üzere 24 bin 500 kilometre fay hattı olduğunu belirten Gürgen, buna göre bir yapılaşma olması durumunda bu fay hatlarının "nimetlerinden" de faydalanılabileceğini dile getirdi. Gürgen, şunları kaydetti:
590 bin bina yıkıldı
269 riskli alan üzerinde çalışmaların sürdüğünü belirten Gürgen, 81 ilin tamamında 696 bin konut ve iş yerinin riskli yapı tespitini yaptırdıklarını ve 2012'den bu yana 590 bin riskli binanın yıkıldığına dikkat çekerek, "Bizi nereden baksanız 600 bine yakın tabuttan kurtarmış oldular" dedi. İstanbul'da ise 71 bin 612 riskli bina tespit edildiğini açıkladı.
'Kesilen kolon yok, olmayan kolon var'
Riskli binaların sahipleri ile birebir konuştuklarını ve herkesin kendi binasıyla ilgili az çok bilgi sahibi olduğunu, fakat, alçıyla sıvayla kapatıldığını belirten Gürgen, her bina çökmesinden sonra "kolonlar kesildi mi?" tartışmasının gündeme geldiğini anımsatarak şöyle konuştu:
"Ben şahsen kolon kesildiğine falan şahit olmadım ama bu kolon yok, yani olmayan bir kolon var. İzmir'de de ismi lazım değil, birçok binanın malikiyle görüştüğümüzde aynı şekilde korozyondan dolayı binanın demirlerinin yok olduğunu, bu şekilde hasarlanmaların da olduğunu ancak bir türlü kendi aralarında anlaşıp dönüşüme giremedikleri için binalarını kaybettiklerini de söylediler."
1 milyon 400 bin konut dönüşüm kapsamında
Riskli yapı stokundan kurtulmak için özendirici bazı adımlar atıldığını ve bu kapsamda vatandaşa kira yardımı yapıldığını dile getiren Gürgen, şimdiye kadar yaklaşık 4,5 milyar TL'lik kira yardımı yapıldığını, yapılaşma olanağı olmayanlara da 1 milyar TL'lik kamulaştırma kaynağı kullandırıldığını belirtti.
Gürgen'in verdiği bilgiye göre 1 milyon 400 bin konut ve işyeri için kentsel dönüşüm çalışması başlatıldı, bu kapsamda yaklaşık 670 bin bağımsız bölümün de yıkıldı.
'24 milyon nüfusun yaşadığı alanda yapı denetimi yapıldı'
Yapı İşleri Genel Müdürü Banu Aslan Can, yapı denetimi konusunda komisyona bilgi verdi.
Yapı denetim sisteminin 1999 Gölcük depreminden sonra yapılan yasal düzenlemeyle hayata geçirildiğini belirten Can, şimdiye kadar 81 ilde 798 binanın yapı denetiminin yapıldığını, bunun 24 milyon nüfusun yaşadığı bir alana denk geldiğini, hala 400 bin binanın incelemesinin de devam ettiğini ifade etti.
Genel Müdürlük olarak "elektronik beton izleme sistemi"ni yaşama geçirdiklerini ve "çipli beton"la betondaki kayıp kaçağı önlemeyi planladıklarına vurgu yapan Can, şöyle konuştu:
"ASELSAN aracılığıyla, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığıyla bir protokol ve ASELSANNET aracılığıyla da bu çalışmalar gerçekleştirildi, ülkemizde de bunun üretim bandı oluşturuldu. Kullanıma başlandığından itibaren iki yılda yaklaşık 9 milyon çipli beton numunesi aldık. Bir yıllık süreç içerisinde yaklaşık 122 bin yapı, yapı çipli olarak çipli betonla üretildi ve istatistiksel olarak incelemelerde de önceki yıllara kıyasla yüzde 99,45 başarı sağlandığı görüldü. Şimdi, yapıları daha güvenli hâle getirebilmek amacıyla bu teknolojileri ilerletiyoruz. Beton çelik çubuğunda da böyle bir teknoloji oluşturmaya çalışıyoruz."
'Çiple binanın neler yaşadığı görülebiliyor'
Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü ile birlikte "Bina kimlik sistemi" çalışmasında son aşamaya geldiklerine dikkat çeken Can, binalara asılacak olan olan bu belgede binaların bütün verilerinin bulunacağını söyledi ve sözlerini şu şekilde tamamladı:
"Mesela, bir bina diyelim ki çipli bir binaydı, BKS'li bir binaydı ve çöktü depremde; biz, yaralıları kurtarmak için o binanın basit bir rölövesini çıkarmaya çalışıyoruz, nereden nereye geçmiş olabilir, oturma odası neresiydi…QR kodlu sistem içerisinde -o kimlik belgesi içerisinde- bütün bilgileri oluyor. Hatta bunun -elimizde mevcut olan eski yapılar için belki mevcut değil ama- şu anda yapılan yapılar için ne zaman beton döküldüğü, kaç kere denetlendiği, denetimlerde ne gibi şeylerle karşılaşıldığı" bunların hepsi dijital ortamda elimizde ve o çip sistemi içerisinde kayıtlı oluyor. Vatandaş telefonuyla bile okuttuğunda o binanın neler yaşadığını, tarihinin nasıl olduğunu görebilecek duruma geliyor."
YORUMLAR