Birgün'ün haberine göre İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında 30 Ekim 2020 tarihinde gerçekleşen 6,9 büyüklüğündeki depremin ardından, evleri yıkılan depremzedeler için Bayraklı’da bulunan ormanlık alanda konut yapılmaya başlandı. Tapuda orman olarak kayıtlı 375 hektarlık alan, Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile orman vasfının dışına çıkartıldı. Ormanlık alanda yapılacak olan konut projesine karşı çıkan pek çok avukat duruma itiraz etti.
Açılan dava sonucunda Danıştay, depremzedeler için TOKİ tarafından Bayraklı’da yapılan konut alanının sit statüsünün kaldırılmasını durdurdu.
Sit statü değişikliklerinin herhangi bir bilimsel rapor alınmadan yapıldığını belirten Avukat Senih Özay, alanın orman ve sit dışına çıkarılması kararına karşı Danıştay 8. Dairesi’ne dava açıp “yürütmeyi durdurma” kararı istemişti. Danıştay 8. Dairesi isteği reddetti. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu ise ‘ret’ kararını iptal etti.
Özay, “Yerleşime uygun olmayan bir alanda yerleşik olan ve depremde çok büyük kayıplar yaşayan depremzedeler, bir diğer yerleşime uygun olmayan dere havzasına yerleştirilmek isteniyor. Denmektedir ki bir de burayı deneyelim tutmazsa başka yere bakarız. Üstelik bu alanın 375 hektarlık bölümü, T.C. Cumhurbaşkanı kararı ile 6831 sayılı yasanın Ek. 16 maddesine göre orman dışına çıkarılarak depremzedelere kalıcı konut yapılmak üzere Toplu Konut İdaresi’ne (TOKİ) devredilecektir. Halihazırda orman alanı ve dere havzası olan, yerleşim kurulmasına uygunlukluk sağlamayan bir alan için yapılan çabalara bakınız. Doğanın katli yetmiyor üzerine bir de insanlara yeni acıların anahtarı sunuluyor” diye konuştu.
"DEPREMZEDELERE SAĞLAM KONUT YAPIN"
Özay, “Depremzedelere konut yap, en iyisini yap, en sağlamını yap, ama başka yere yap” dedi ve ekledi: “Sağlam zemine yap, orman alanı olmayan halihazırda yerleşime açık başka araziye yap. Neden yeni felaketlere zemin hazırlayasın? Bu konuda en uzman Türkiye’nin iyi profesörü Doğan Kantarcı hocamıza başvurduk. Bize raporunu yazdı. Biz de İzmirli hemşehri yurttaş grubu olarak bu raporu ek gibi sunarak Danıştay’da davayı açtık” ifadelerini kullandı.
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, gerçekleşen depremden hemen bir ay sonra, rezerv alanlara yapılacak konutlarla ilgili rapor hazırlamıştı. Hazırlanan raporda alanla ilgili şu ifadelere dikkat çekilmişti: “Söz konusu alan; Yamanlar dağından başlayan Laka Deresi Havzası içinde kalıyor. İzmir’de 1995 yılında meydana gelen sel felaketi sonucu yitirdiğimiz 65 vatandaşımızın 58’i Laka Deresi Havzası’ndan gelen sellere kapılarak hayatını kaybetti. Sel felaketinden hemen sonra dönemin orman idaresi yetkililerince yerinde yapılan inceleme sonucunda büyük felaketin yaşandığı Laka Deresi Havzası’nda yüzeysel akışın bertaraf edilmesi için hemen çalışmalara başlanıp, Hazine arazisi Orman Genel Müdürlüğü’ne tahsis edilerek orman rejimi içine alındı. Ancak akla ve bilime göre yapılmış başarılı uygulama sahasında aradan geçen zamanla felaket unutularak sahanın yaklaşık 74 hektarlık bölümü 2010 yılında şehir hastanesi yapılmak üzere sağlık bakanlığına tahsis edildi ve inşaatı halen devam ediyor. Bu defa da belirtilen alanın geriye kalan 375 hektarlık bölümü, 6831 sayılı yasanın Ek. 16 maddesine göre orman dışına çıkarılarak depremzedelere kalıcı konut yapılmak üzere Toplu Konut İdaresi’ne (TOKİ) devri yapılacaktır.”
YORUMLAR