Begüm Burçak GÜNAY - İNŞAATIN NABZI - ÖZEL RÖPORTAJ - İzmir İnşaat Malzemecileri İmalat ve Satıcıları Odası Başkanı Cumhur Taşdelen, “İnşaat sektörü son on yılda gördüğü hareketliliği bir daha görmeyecek” dedi.
İzmir İnşaat Malzemecileri İmalat ve Satıcıları Odası Başkanı Cumhur Taşdelen, İNŞAATIN NABZI'nın “Balkon Sohbetleri”nin ilk konuğu oldu. Taşdelen, sektörün durumu ve kentsel dönüşüm konularında görüşlerini anlattı.
Gazetemiz ekibinin sorularını yanıtlayan Taşdelen, pandemi sürecinde meslek odası olarak faaliyetlerine de değindi. Taşdelen, “Pandemi sürecinde odamızda üye sayısı arttı. Ancak, bu durum daha çok devletin öngördüğü 25 bin TL’lik kredi desteğini almak içindi. Devlet, kredinin alınması için kayıtlı meslek erbabı olmasını şart koştu. Bu da odamıza ilginin artmasını sağladı” diye konuştu.
GÜVENSİZLİK ORTAMI SÜRÜYOR
Pandemi sürecinin yarattığı güvensizlik ortamının hala sürdüğünün altını çizen Taşdelen, “Güvensizlik ortamı yatırımcının yatırım yapmasını engelliyor. Bu durum sadece yatırımcıyı değil; örneğin ev alacak vatandaşın da temkinli yaklaşmasına neden oluyor. Her ne kadar ilk etapta bir hareketlilik gördüysek de bunun sağlıklı olmadığını söyleyebiliriz. Millet konut alacak 10-15 sene bütün varlığını oraya yatıracak. Acaba benim vergi levham on yıl daha asılı kalacak mı, diye düşünüyor. Acaba 10 yıl daha çalıştığım işletmede işim devam edecek mi, diye düşünüyor. Ev alan alıyor; ama körü körüne gidiyor. Evi icradan mı satılacak başkasına mı bırakacak, o da belli değil” açıklamasını yaptı.
Taşdelen imar affının da sektöre yansımasını değerlendirerek, “İmar affı da sektörün görece durgunluk yaşamasına sebep oldu. İmarı olmayan evde oturan kişi öyle ya da böyle bir ev alma peşinde oluyordu. İmar affıyla evi legal hale geldi. Dolayısıyla sadece tadilat yapma yoluna gidiyor” ifadesini kullandı.
DEVLET SADECE GAZIMIZI ALDI
Pandemi sürecinde devletin kendilerinden sadece görüş aldığını vurgulayan Taşdelen, “Devlet bizden sürekli görüş aldı. Biz de görüşlerimizi bildirdik. Devlet sadece gazımızı aldı. Ama söylediklerimizin hiçbirini yapmadı. Biz sadece üyelerimize sabır diledik. Hali hazırda üyelerimizin sabrı da dayanma gücü de tükenmek üzere. Kış ayları bizim için zorlu aylar. Açıkçası bir B planımız yok. Kaldı ki olsa ne olur? Hiçbir sonuç alınacak bir ortam değil. Açıkçası A planımız da B planımız da devlet. Kış aylarında tekrar sokağa çıkma yasakları başlarsa, işçiler çalışmazsa, malzeme üretimi ve satışı olmazsa önümüzü göremeyiz. Hala görmüş değiliz” görüşünü aktardı.
Taşdelen kendilerine yönelik herhangi bir ekonomi paketinin olmadığını da vurgulayarak, “Bize yönelik herhangi bir paket söz konusu değil. Krediler düşürüldü; ama o kredilerin gerçek kredi olmadığını herkes biliyor. Kamu bankalarından yapıldı. Kamu bankaları da hep ‘görev zararı’ çıkarıyor. Bu kamu zararını da yarın öbür gün yine bizim vergilerimizle ödeyeceğiz” diye konuştu.
TOPARLANMA MÜMKÜN DEĞİL
Pandemiyle ilgili endişelerin ortadan kalkması durumunda da sektörün son on yılda yaşadığı iş hacmini bir daha görmeyeceğini kaydeden Taşdelen, “Bu konuda toparlanmanın mümkün olmadığını düşünüyorum. İnşaat gibi Türkiye’nin en önemli ekonomik faaliyetlerinden birinin bu duruma gelmesi ülkemiz için çok sıkıntılı bir durum” dedi.
PAZAR YARATMAK LAZIM
Taşdelen sektörün pazar alanı bulmakla ilgili de artık daha aktif olması gerektiğini belirterek, “Örneğin, Japonlar fabrika Almanlar Pazar satın alır. Biz pazar alanı bulmalıyız. İstediğin kadar üret, pazar alanı yoksa hiçbir anlamı yok. O nedenle inşaat sektörü de diğer sektörlerde önceliğini Pazar konusuna vermeli” ifadesini kullandı.
KENTSEL DÖNÜŞÜM UZU VADELİ BİR İŞ
Taşdelen kentsel dönüşüm konusunda da gazetemize açıklamalarda bulundu.
Taşdelen, kentsel dönüşümün uzun vadeli bir iş olduğunu ifade ederek, “Kentsel dönüşümde asıl mesele teknik konular değil. Öncelik sosyal yapıya göre bir kentsel dönüşüm gerçekleştirmektir. Örneğin gecekonduyken yanına yöresine evler yapılmak suretiyle on tane ailenin barındığı bir yapıyı nasıl dönüştüreceksiniz? Kaç tane dair verebilirsiniz? Eğer ilk elden bir apartman hayatına geçirmeye kalkarsanız o aileler orada barınamaz. Çünkü içinde bulunduğu ekonomik ilişkiler buna müsait değil. Bana kalırsa önce sosyal dönüşüm ardından kentsel dönüşüm yapmak gerek. Popüler bir laf vardır: Eğitim şart. Bence de eğitim şart” diye konuştu.
Dünyanın her yerinde kentsel dönüşüm örneklerinin incelenmesi gerektiğinin altını çizen Taşdelen, “Kentsel dönüşüm yapılması lazım. Çok uzun süreli bir iş. Yakın, orta ve uzu vadede neler -yapılabilir, onlara bakılmalı. Dünyanın neresine giderseniz gidin bir ‘eski şehir’ bir de ‘yeni şehir’ vardır. Eğer eski şehir ihtiyaca cevap vermiyorsa, yeni bir şehircilik planıyla yeni bir yaşam alanı oluşturulması gerektiğine inanıyorum” açıklamasını yaptı.
10 YIL ÖNCEKİ PROJELERE NE OLDU?
Karabağlar Belediyesi’nde meclis üyesi olarak görev yaptığı dönemdeki kentsel dönüşüm çalışmalarının bir yere varmadığını hatırlatan Taşdelen, “ Ben 7-8 sene önce Karabağlar meclis üyesiydim. O dönemde bize sunumlar yaptılar, slaytlar yaptılar. İlk kentsel dönüşüm Kahramanlar-Yenişehir tarafında yapılacaktı. İkincisi de Bayraklı’da yapılacaktı. 10 sene geçti. Bir şey var mı? Yok. Devlet el atmadan bu iş olmaz” sözlerine yer verdi.
SİYASİ KARARLARLA DÖNÜŞÜM OLMAZ
Taşdelen, aynı dönemde mobilyacılar ve matbaacılar kenti gibi önemli projeleri olduğunu da vurgulayarak, “Heyelan alanı diye bu projelerimize yer vermediler. Bugün 17 katlı bina var. Şimdi o işi yapan firma da batık durumda. Kentsel dönüşüm siyasal kararlarla değil; toplumsal ihtiyaçlarla yapılmalı. Çoluk çocuğunun kentinin geleceği korkusuyla bir şeyler yapılmalı. Yoksa bir yere varılmaz” görüşünü aktardı.
“İnşaat son on yılda gördüğü hareketliliği bir daha göremeyecek”
26 Ağustos 2020 - 10:11
YORUMLAR