GERÇEK HABERCİ- Maden Mühendisi ve İş Güvenliği Uzmanı Ömer Faruk Elbek, ülkemizde yaşanan iş kazalarına dikkat çeken bir yazı yayınladı. Elbek, “Bir sözüm de muhalefet partilerimize, konu Türkiye’nin yakıcı gündemlerinden sadece birisidir evet ve fakat gündeme getirilmesi ve gündemde tutulması bakımından gerekli özeni hak eden bir önemde olduğu da kuşkusuzdur. Hem iş kazalarında yaşamını yitiren onlarca yurttaşımız hem her iş kazasından sonra adeta günah keçisi ilan edilen iş güvenliği uzmanları sizlere bağırmaktadır. Sesimizi duyun, biz öldük diğerleri ölmesin, biz tutuklandık diğerleri tutuklanmasın”
BUNLAR KİMİN SORUMLULUĞUNDADIR?
Elbek’in yazısı şu şekilde:
İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ve ilgili konularda pek çok yorum yapılmış, sayısız makaleler yayınlanmıştır. İş Sağlığı ve Güvenliği, tarihsel perspektif açısından çok eskilere dayansa da Türkiye’de müstakil olarak değerlendirilmesi bakımından yeni bir alandır. Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 2012 yılında kabul edilmiştir. Kuşkusuz kurumsal bir kültürün oluşması bakımından birkaç on yıla ihtiyaç olmakla birlikte Türkiye’de istenilen düzeyde iş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşturulamaması irdelenmesi gereken önemli bir konudur. İrdelenmesi gereklidir, çünkü Türkiye, iş kazaları bakımından oldukça can yakıcı bir noktadadır! Pek çok standartta belirtildiği gibi bir iş kazasının ortaya çıkmasına neden olan olgular genel hatlarıyla bellidir. Bunlar sırasıyla, emniyetsiz davranış ve emniyetsiz ortam olarak sıralanır. Olguları örnekle açıklamak gerekirse, kaygan zemin emniyetsiz ortamdır, kaygan zeminde yürümek, dolaşmak emniyetsiz harekettir. Buradan yola çıkarak çok basitçe, emniyetsiz ortamı emniyetli hale getirme ve emniyetsiz hareketleri emniyetli hareketlerle değiştirme yaklaşımının iş kazlarını önemli oranda minimize edeceği varsayılabilir ki bu yönde istatistiksel veriler/analizler de mevcuttur. Peki, emniyetsiz ortam ve emniyetsiz hareketler nasıl emniyetli hale getirilecek? Yasaya bakarsak şöyle; işveren ana sorumlu olmakla birlikte iş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri risk değerlendirmesi, eğitimler, saha denetimleri yolu ile hem işverene hem çalışanlara konu hakkında süpervizyon desteği verecek, uygunsuzlukların düzeltilmesi sağlanacak, emniyetsiz ortam ve hareketler bu faaliyet yoluyla emniyetli hale getirilecek. Gerektiğinde iş durdurulacak! Yine bir soruyla devam edelim, bunlar kimin sorumluluğundadır? El-cevap işverenin yani patronun.
TÜRKİYE BU ALANDA SORUNLARI ARTARAK DEVAM EDEN BİR ÜLKE HÜVİYETİNDEN ÇIKAMAMIŞ
Yasa, işverenin sorumlulukları bölümünde, işveren, “ Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.” şeklinde bir kapsam ifade etmiştir. Yine, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar, denetim eksikliklerinin yol açtığı kaza ve hastalıklarda işverenin sorumlu tutulabilmesi mümkündür diyerek işverene bir sorumluluk daha yükler. Aynı yönde diğer bir hükümde işveren, iş sağlığı ve güvenliği yönünden çalışma ortamına ve çalışanların bu ortamda maruz kaldığı risklerin belirlenmesine yönelik gerekli kontrol, ölçüm, inceleme ve araştırmaların yapılmasını sağlar. Yapmaması ve yapılmaması halinde ise bunun sebep olduğu zararlardan sorumlu tutulabilir şeklinde, yasa amir hükümleri içinde ifade edilmiştir. Risk değerlendirmesi, işverenden beklenen bir diğer yükümlülüktür. Yasa bu yükümlülüğün işverence bizzat yerine getirilebileceği gibi dışarıya da yaptırılabilmesine imkân sağlamıştır. Ancak her iki halde de çalışanlar karşısındaki sorumlunun işveren olduğuna şüphe yoktur. Nitekim düzenlemenin ikinci fıkrasına göre, işyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmamaktadır.” İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu bu kadar kapsamlı bir şekilde işvereni sorumlu kılarken, ilgili tedbirleri almayan, tehlike kaynaklarını bertaraf etmeyen ya da minimize etmeyen, iş kazasına neden olan veya olabilecek koşulları değiştirmeyen işveren (patron) neye güvenmektedir? Bir ekleme yaparak, her iş kazasından sonra İş Sağlığı ve Güvenliği profesyonellerinin sorumlu kılınması, işveren bu kadar kapsamlı sorumluluklar içindeyken, hangi adalet anlayışının bir yansımasıdır diyerek soruyu genişletelim. Ve devam edelim… İş Güvenliği Uzmanı maaşını kimden alır, iş güvenliği uzmanı uygunsuzluk tespitlerini kime yapar? İş güvenliği uzmanının kaleme aldığı öneri tespit defterinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi imzası dışında kimin imzası vardır? İş Güvenliği Uzmanı bir düzeltici faaliyet planladığında ortaya çıkan maliyetten kim rahatsız olur ya da olabilir? İş Güvenliği Uzmanı işi (üretimi) durdurduğunda ortaya çıkacak işgücü kaybı kimi rahatsız eder? Bu sorular ortada tüm çıplaklığıyla dururken, yani bütün yollar Roma’ya çıkar benzetmesini hatırlatırcasına soruların yanıtı da hep işverenken İş Güvenliği Uzmanını bu koşullar altında sorumlu kılmak en hafif tanımlamayla nedir? Dile kolay 8 yıl geçmiş, Türkiye bu alanda sorunları artarak devam eden bir ülke hüviyetinden çıkamamış.
ADETA GÜNAH KEÇİSİ İLAN EDİLEN İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLARI SİZLERE BAĞIRMAKTADIR
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın diyen, insana çok değer verdiğini söyleyen! Bu zihniyet, konu üzerinde kapsamlı çözümler, İş Sağlığı ve Güvenliği’ni kurumsallaştıracak derinlikli yaklaşımlar üretmek yerine neden kulağının üstüne yatmaktadır? İş Güvenliği Uzmanını patron (işveren) ile duygudaşlık yapması gibi hiç yapmaması gereken bir anlayışla tüketen bu politikalardan ne zaman vazgeçilecek? Bir sözüm de muhalefet partilerimize, konu Türkiye’nin yakıcı gündemlerinden sadece birisidir evet ve fakat gündeme getirilmesi ve gündemde tutulması bakımından gerekli özeni hak eden bir önemde olduğu da kuşkusuzdur. Hem iş kazalarında yaşamını yitiren onlarca yurttaşımız hem her iş kazasından sonra adeta günah keçisi ilan edilen iş güvenliği uzmanları sizlere bağırmaktadır. Sesimizi duyun, biz öldük diğerleri ölmesin, biz tutuklandık diğerleri tutuklanmasın.
İş Güvenliği Uzmanı Ömer Faruk Elbek:Sesimizi duyun, biz öldük diğerleri ölmesin
03 Ekim 2020 - 20:38
YORUMLAR