İzmir’deki Konut Yetersizliği ve Kiralardaki Artış Nasıl Çözülür

Uzun süredir tartışılan konut yetersizliği ve yükselen kira fiyatları birçok insan için problem yaratmaya devam ediyor. İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, İzmir’deki konut yetersizliğini ve kiralardaki artışın nedenlerini anlattı.

İzmir’deki Konut Yetersizliği ve Kiralardaki Artış Nasıl Çözülür

Uzun süredir tartışılan konut yetersizliği ve yükselen kira fiyatları birçok insan için problem yaratmaya devam ediyor. İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, İzmir’deki konut yetersizliğini ve kiralardaki artışın nedenlerini anlattı.

İzmir’deki Konut Yetersizliği ve Kiralardaki Artış Nasıl Çözülür
08 Ekim 2021 - 10:43

TÜİK verilerine göre İzmir’de 2021 Ocak-Haziran ayı içerisinde inşa edilen binaların, yüz ölçümleri esas alındığında yüzde 62.4’nün konut olarak tasarlandığı ve yapı kullanım izin belgesine sahip olduğu görüyor. Konut arzını yapı kullanım izin belgesi sayısı, talebini ise satış oranları üzerinden değerlendirebileceğini belirten Ayatar, “Tüm Türkiye’de bu oran yüzde 55.7 düzeyinde ve üretilen bina sayısında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 16’lık artış var. Üretim oranının İzmir’de de benzer olduğu düşünülebiliriz” dedi.

İzmir’de aynı dönemdeki ev satışlarında, satışların yüzde 70’i ikinci el satış olarak yapılırken Türkiye genelinde ilk birinci el konut satışları bir önceki seneye göre yüzde 15, İzmir’de ise yüzde 26 düzeyinde istatistiklerde bulundu. 

Birinci el konut satışları azaldı

TÜİK verilerinde ipotekli ve diğer satışlar olarak ayrılırken diğer satışlar borçlanmadan alımı belirtiyor. İzmir’deki bu durumu anlatan Ayatar, ipotekli satışların bir önceki yıla göre yüzde 71 oranında azaldığını ve satışlarda ikinci el konutların ilk el konutlara oranla daha fazla tercih edildiğini dile getirdi. 

İzmir’de konut inşaatı artarken, birinci el satış oranı azaldığının söyleyen Ayatar, talepten daha çok konutun inşa edildiğini söyledi. Ayatar, “İpotekli satışların azalması ve satışların büyük oranda ikinci el olarak gerçekleşmesi ücretli kesimin yüksek faizli borçlanmadan kaçındığını ve daha çok barınma ihtiyacına yönelik tasarrufta bulunduğunu göstermektedir. Bunun yanı sıra belirli gelir düzeyine ve birikime sahip azınlıkta olan diğer kesimin yatırım amaçlı ilk el konutlara yöneldiğini söylemek mümkün” dedi.

"SEKTÖRÜN DIŞA BAĞIMLILIĞI KRİZE NEDEN OLUYOR"

Sadece son 20 senede bile incelendiğinde iktidarın özellikle konut sektörüne ayrı bir önem verdiğini vurgulayan  Ayatar, “Sektördeki dönemsel yüksek rant, ülke çapında sağladığı istihdam ve yan sanayi dallarına getirdiği hareket verilen önemin gerekçeleri olarak sayılabilir. Ancak konut piyasasının iç pazara yönelik yapısı, yapımda kullanılan malzemelerin büyük bir kısmının ithalata dayalı olması sektörü ülkenin ekonomik koşulları ve döviz kurundaki dalgalanmalar karşısında kırılgan hale getirmektedir. Sonuç olarak hedeflenen katma değerin yaratılamaması ve sektörün dışa bağımlı yapısı belirli aralıklarla krizlere neden olmaktadır” şeklinde konuştu.

"ÜCRETLİ KESİMİN ALIM GÜCÜ GİDEREK DÜŞÜYOR"

İnşaat maliyet endeksi özellikle 2020’nin ortalarından itibaren istikrarlı bir şekilde yükseliyor. 2021 Temuz ayı verilerine göre bir önceki senenin aynı ayında yüzde 44.7 oranında, ayrıca bir önceki yılın aynı ayında ise malzeme endeksi yüzde 56.41, işçilik endeksi yüzde 21.01 yükseldi.

Son zamanlardaki çimento ve demir fiyatlarındaki yüksek artışın yüklenicileri önceki ay eylem yapma noktasına getirdiğini belirten Eylem Ulutaş Ayatar, “Her iktidar döneminde kollanan müteahhitler inşaat faaliyetlerini, kısa süreli de olsa, uyarı mahiyetinde durdurdular. Bu durum devam ederse birçok işçinin de işine son verileceği sinyalini verdiler. Özetle piyasadaki alıcı ve satıcılar için kriz ortamının giderek derinleştiği ve güvensizliğin arttığı görülmektedir. İnşaat maliyetlerindeki artış konut fiyatlarına yansırken, ücretli kesimin alım gücü giderek düşmektedir” dedi.

"KİRADAKİ ARTIŞ, KISA VADELİ UYGULAMALARLA ÇÖZÜLEMEZ"

Dar gelirli için konut sahibi olmak giderek bir hayal olurken bu şartlarda barınma ihtiyacının giderilmesi için kiralama yönteminin kaçınılmaz bir sonuç olduğunu belirten Ayatar, kiralık dairelere gösterilen yüksek talebin kira fiyatlarında anormal artışlara neden olduğunu ifade etti.

2021 yılında dünyada en çok kira artışı olan ilk beş şehrin üçünün Türkiye’de olduğunu söyleyen Ayatar, “Bu şehirler arasında İzmir birinci sırada. Konut ya da kira fiyatlarındaki artışlar, kısa vadeli uygulamalarla çözüme kavuşturulamaz. Şimdiye kadar izlenen konut politikasının sorgulanması gerekiyor. Öncelikle konut üretimi rant amaçlı değil, barınma amaçlı olmalıdır. Yüksek gelir düzeyine yönelik lüks konutlar yerine, geniş kesimin barınma ihtiyacını karşılayacak konut projeleri planlanmalı ve hayata geçirilmelidir. Yüksek arsa ve konut fiyatları ile coşturulan, her fırsat ve koşulda önü açılan konut sektörüne ayrılan kamu kaynaklarının daha verimli alanlara kaydırılmasıyla ülkemizin üretim kapasitesi arttırılabilir ve daha dengeli bir büyüme sağlanabilir. Böylece çarpık kentleşmenin önüne geçilirken insanların refah düzeyi yükseltilebilir. Kira ve konut sorununun nihai çözümü ancak bu şekilde sağlanabilir” diye konuştu.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum