Mahkeme kararlarına ve artan tartışmalarına rağmen, Kanal İstanbul Projesi'nin inşaat çalışmaları devam ediyor. 40 milyar dolarlık maliyetle hayata geçirilmesi planlanan bu çılgın proje, hem hukuki hem çevresel hem de toplumsal boyutlarıyla gündemi meşgul etmeyi sürdürüyor.

Sazlıdere Köprüsü’nün Yükselişi

Proje kapsamında yer alan altı köprünün ilki olan Sazlıdere Köprüsü’nün ayakları, inşaatın hız kesmemesiyle 90 metreye ulaşmış durumda. Ancak, İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nin Yenişehir Rezerv Yapı Alanı’nın imar planı ve çevre düzeni planını hukuka aykırı bularak iptal etmesi, projenin yasal dayanaklarının sorgulanmasına yol açtı.

Hükümetin Projeyi Savunma Gerekçeleri

Hükümet, Kanal İstanbul Projesi'ni şu nedenlerle savunuyor:

Boğaz Güvenliği: Projenin öncelikli amacı, İstanbul Boğazı'ndaki gemi trafiğini azaltarak olası kazaları önlemek.

Ekonomik Kazançlar: Kanalın, yılda 20-30 milyar dolarlık turizm ve ticaret geliri sağlaması hedefleniyor.

Stratejik Avantaj: Karadeniz ile Marmara Denizi arasında yapay bir su yolunun açılmasıyla Türkiye’nin jeopolitik konumunun güçleneceği iddia ediliyor.

Projenin Teknik Detayları

Uzunluk: 40 kilometre

Genişlik: 150 metre

Derinlik: 25 metre

Planlanan kanal, tanker trafiğine kapatılacak İstanbul Boğazı'na alternatif bir güzergâh sunacak ve kanal etrafında 453 milyon metrekarelik bir yerleşim alanı yaratılacak.

Muhalefet ve Uzmanlardan Sert Eleştiriler

Çevresel Riskler

Bilim insanları ve muhalif politikacılar, projenin ciddi çevresel zararları olacağını belirtiyor:

Su Krizi: Terkos Gölü ve Sazlıdere Barajı gibi stratejik su kaynakları zarar görebilir.

Ekosistem Tahribatı: Marmara Denizi'nde tuzluluk oranının değişmesiyle deniz ekosistemi tehlikeye girebilir.

Deprem Riski: Projenin zemini zayıflatarak deprem bölgesindeki tehlikeleri artıracağı ifade ediliyor.

Ekonomik ve Sosyal Endişeler

Kaynak Kullanımı: 40 milyar dolarlık maliyetin, mevcut altyapı ve sosyal hizmet ihtiyaçlarına yönlendirilmesi gerektiği savunuluyor.

Kamulaştırma Sorunları: Proje güzergâhındaki taşınmazların satışı ve kamulaştırma süreci, büyük sosyal ve ekonomik sorunlar yaratabilir.

Nüfus Yoğunluğu ve Kentleşme

Proje kapsamında 500 bin kişilik yeni yerleşim alanlarının yaratılması, İstanbul'un zaten yoğun olan nüfusuna ek yük bindirecek.

Hukuki Belirsizlikler

Mahkeme kararlarının uygulama sürecine yönelik belirsizlikler, projeyi hukuki bir çıkmazın içine sokmuş durumda. 14-15 Kasım 2024 tarihlerinde yapılacak bilirkişi incelemeleri, sürecin seyrini değiştirme potansiyeli taşıyor.

Pozitif Görüşler ve Beklentiler

Projeyi destekleyen kesimler, Kanal İstanbul'un ekonomik ve sosyal faydalarını öne çıkarıyor:

İstihdam Olanakları: Projenin 1,5 milyon kişiye yeni iş imkânı yaratacağı öngörülüyor.

Yatırım Cazibesi: Körfez ülkelerinden gelecek yatırımların projeyi finanse edebileceği belirtiliyor.

Turizm Potansiyeli: Yılda 50 milyon yabancı turistin kanal bölgesine ilgi göstereceği ve bölgenin ekonomik kalkınmasına katkı sağlayacağı iddia ediliyor.

Sonuç

Kanal İstanbul Projesi, hem destekçilerinden hem de karşıtlarından yoğun eleştiri ve yorumlar almaya devam ediyor. Hukuki, çevresel ve toplumsal boyutlarıyla derin bir tartışma konusu olan projenin geleceği, önümüzdeki hukuki ve siyasi gelişmelerle şekillenecek.