Eren, 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü'ne ve müteahhitlik sektöründeki çalışmalara ilişkin değerlendirmede bulundu.
Bu günün, 6 Şubat'ta yaşanan depremlerle acısı hala derinden hissedilen 1999 Marmara Depremi'ndeki büyük yıkımının hatırlanmasına vesile olduğunu söyledi.
Yaşanan felaketlerin, Türkiye Müteahhitler Birliği olarak her fırsatta dile getirdikleri, "ehil yapı müteahhidi, güçlü yapı denetimi, yetkin mühendislik sistemi, mesleki yeterlilik belgeli iş gücü, kaliteli malzeme, çok yönlü imar mevzuatı ve bilinçli kamuoyu" ilkelerinin önemini bir kez daha gösterdiğini vurgulayan Eren, Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğinin ve şehirleşme oranının sürekli artmasının dikkate alınması gerektiğini bildirdi.
Erdal Eren, yarının ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran, daha iyi tasarlanmış, çevre, sağlık, eğitim, ulaşım, spor ve idari altyapılarıyla yaşanabilir şehirlerin hedeflenmesi gerektiğini anlattı.Deprem riskinin yüksek olduğu Türkiye açısından kentsel dönüşümün hayati önem taşıdığına işaret eden Eren, "Bu konuda özellikle uzmanların İstanbul için yaptığı uyarılar göz önünde bulundurulduğunda kaybedecek bir saniyemizin bile olmadığı anlaşılmaktadır." ifadesini kullandı.
Eren, şehircilik konusunda deprem ve kentsel dönüşüm kadar önem verilmesi gereken bir başka hususun da küresel iklim krizi olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:"Dünya Bankası tarafından yapılan bir projeksiyonda, 2050 yılında, dünyada her 10 kişiden 7'sinin şehirlerde yaşayacağı, kent nüfusunun tüm dünya nüfusunun üçte ikisini oluşturacağı ve küresel enerji tüketimi ile sera gazı emisyonlarının yüzde 70'inden fazlasının kentlerde olacağı öngörülmektedir. Ayrıca, yapılan çalışmalar, binalar ve inşaat-yapım süreçlerinin küresel karbon emisyonunun yüzde 40'ını oluşturduğunu göstermektedir. Binaların işletim dönemlerinde ısıtma-soğutma, aydınlatma için kullanılan enerjinin sebep olduğu emisyon yüzde 28'lik dilime sahipken kalan yüzde 11'lik kısım binaların yaşam döngüsü içinde kullanılan malzeme ve inşaat işlerinden kaynaklı karbondan gelmektedir. Dolayısıyla sürdürülebilirlik ve karbon salımının azaltılması hedefi kapsamında şehircilik ve inşaat sektörünün kaçınılmaz olarak önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir."
"Türk müteahhitler 487,5 milyar dolarlık proje üstlendi"
Şehirleri inşa etmenin, yalnızca binaları, köprüleri, yolları, altyapıyı değil, yaşamları da inşa etmek olduğunu vurgulayan Eren, "Bir şehri planlamak orada yaşayanların hayat kalitesini, güvenliğini, sağlığını, sosyal hayatını, hatta sonraki nesillere bırakacağı mirası da kapsamaktadır. Nitekim, müteahhitlerimiz bu bilinç ve sorumlulukla çalışmalarını sürdürmekte, sadece yurt içinde değil, yurt dışında da birçok önemli projeye imza atmaktadır." değerlendirmesini yaptı.
Eren, Türk müteahhitlerin yurt dışında üstlendikleri projelere dikkati çekerek, şunları kaydetti:"1972 yılında Libya'da üstlenmiş oldukları taahhüt işleri ile özel sektörümüzün ilk defa yurt dışına açılmasını sağlayan müteahhitlerimiz, 1972 yılından Ekim 2023'e kadar yaklaşık 135 ülkede 487,5 milyar dolar değerinde 11 bin 878 proje üstlenmişlerdir. Küresel çapta aranılan bir marka haline gelen Türk müteahhitlik firmaları, dünyada şehirleri ve geleceği inşa etmeye hız kesmeden devam etmektedir."
YORUMLAR