Dünya'da yer alan habere göre Sürdürülebilirlik, gelecek nesillere kullanabilecekleri kadar kaynak bırakmak için büyük bir önem taşıyor. Bu noktada özellikle en fazla enerjinin harcandığı konutlarda yeşillenme artışının temel bir hedef olarak görülmesi şart. Dönüşümün ilk olarak dekorasyonda başladığını söyleyen ve bu noktada iç mimarlığa önemli bir rol düştüğünü belirten İç Mimar İklima Şenol, “Dekorasyon, sürdürülebilirliğin 3 ayağı olan çevre, toplum ve ekolojiye hitap ediyor.
Çünkü gözümüzü bir mekanda açıyoruz ve bir mekanda kapatıyoruz. Bu süreçte deneyimlediğimiz her şeyi, zaman geçirdiğimiz mekanda yaşamış oluyoruz. Her şeyin başladığı nokta, evimizin ve ofisimizin içinde aslında. Bu nedenle sürdürülebilirlikte de bilinç edinmek için zaman geçirdiğimiz mekanlardan başlamamız gerekiyor” dedi.
Akıllı şehirler iyileştirecek
Mimarinin, toplumun yaşayış biçimini etkilediğini belirten Şenol, “Sokağın silüeti, oradaki kültürün oluşması, çevrede gördüğümüz ağaçlar, hayvanlar için yerleştirilen evler. Bunların hepsi yapısal çevreyle de aslında oluşan şeyler ve topluma hizmet etmeye odaklılar. Tüm bu gerekçeler de mimarinin, ekosistem içinde büyük bir görev üstlendiğini bizlere gösteriyor” diye konuştu.
Mimaride kaynak yönetiminin ve verimliliğin esas alınması gerektiğini söyleyen İklima Şenol, “Verimliliği en yüksek sağlayabileceğimiz noktada gelişmiş teknolojinin kullanımına önem vermemiz lazım. Bunu da akıllı şehirlerle yapabiliriz. Gelecek artık akıllı şehirlerle şekillenecek ve bu yeni düzenin içinde doğadan esinlenilecek. Well-being tarzı ile fiziksel ve psikolojik sağlıkta iyileştirme yaşanırken, doğaya ait parçaların hakim olduğu evler ve ofisler, sürdürülebilirliğin tamamlayıcılığı görevini görecekler” diye ekledi.
Mimaride yerli kaynak tercih edilmeli
İklimlendirme sistemlerinin kullanımının da önemine ayrıca vurgu yapan Şenol, “Hem iş yerlerimizde hem de evlerimizde enerji üretimini dengelemek ve karbon emisyonunu azaltmak için temiz hava kullanmak gerekiyor. Bu sayede psikolojik ve fiziksel yorgunluk sıkıntısından kurtulabiliriz. Bunun yanı sıra verimliliğin artması için gün ışığı alabilmek de gerek. Artık gelişen teknoloji sayesinde dışardaki temiz havayı alarak, içerdeki kirli havayı dışarı verebiliyoruz.
Farkındalık ve bilincin oluşması sonucunda geleceğin evlerinde iklimlendirme de ayrı bir rol e evlerimizde enerji üretimini dengelemek ve karbon emisyonunu azaltmak için temiz hava kullanmak gerekiyor. Bu sayede psikolojik ve fiziksel yorgunluk sıkıntısından kurtulabiliriz. Bunun yanı sıra verimliliğin artması için gün ışığı alabilmek de gerek. Artık gelişen teknoloji sayesinde dışardaki temiz havayı alarak, içerdeki kirli havayı dışarı verebiliyoruz.
Farkındalık ve bilincin oluşması sonucunda geleceğin evlerinde iklimlendirme de ayrı bir rol oynayacak” dedi. Mimaride yerli kaynak kullanılmasının altını çizen Şenol, “Yerel ürünü kullandığınız zaman, kaynağı, ürünü sahaya ulaşması sırasındaki o lojistik kısmında ki karbon salımını minimalize ediyorsunuz. Bu nedenle mimaride sürdürülebilirlikten bahsetmek için yerli kaynak kullanımına ayrıca özen göstermek gerekiyor. Aksi takdirde bıraktığınız karbon ayak izi ile gezegene, topluma, canlıya zarar vermiş olursunuz” diye konuştu.
İnşaat atıklarında geri dönüşüm zorunlu olmalı
nşaat esnasında çıkan atıklara ilişkin de konuşan İklima Şenol, “İnşaat esnasında çok ciddi bir atık ortaya çıkıyor. O atıkların geri dönüştürülmesi ise ne yazık ki bir zorunluluk değil, tercih. Yani binayı yapan kişinin tercihine kalmış bir durum. Bununla ilgili bir düzenleme olması gerekiyor. Atık geri dönüşümü, toplanması inşaat sektörü açısından önemli konu başlıklarında arasında yer alıyor. Depremde de asbest içerikli moloz yığınları ile atık değerlendirmesinin önemini hepimiz görmüş olduk” dedi.
Yalıtım sıkıntısını kentsel dönüşüm çözebilir
Yalıtımın, enerji kaçağının önlenmesi için gerekliliğine dikkat çeken Şenol, “Enerji kaçağını önlemek için yalıtıma önem vermemiz gerekiyor. Bir bina ne kadar yalıtımlı olursa, içeride de o kadar az enerji harcanır. Bu da karbon emisyonlarında önemli bir azalıma neden olur. Türkiye’de yalıtım yani mantolama diye bildiğimiz işlem, 1 Ocak 2011 itibarıyla yasal bir zorunluluk oldu. Fakat eski bina çok fazla olduğu için yalıtım oranı çok düşük kalıyor. Kentsel dönüşüm oranı az olduğu için de bu noktada sıkıntı yaşanıyor” ifadelerinde bulundu.
YORUMLAR